| Kimse benimle okulda konuşmadı. Beni "Alet-Alma" olarak çağırmaya başladılar. | Open Subtitles | لا احد يتحدث معي في المدرسه انهم ينادوني قضيب الما |
| Ve tabiki bir kalpazan olduğu zamanlar hakkında hiç konuşmadı. | TED | ولم يتحدث يوماً عن حياته السابقة عندما كان مزوراً |
| Benimle asla konuşmadı, gülümsemedi bile." | Open Subtitles | لديه أبدا يتحدث معي , أبدا ابتسم على عاتقي |
| Korkunç ikili: ciddi derece otistikti ve bir daha konuşmadı. | TED | لم تكن تلك فترة السنتين؛ بل أصيب بتوحد شديد لم يتكلم بعده قط. |
| Maaşını arttırmak istemiyor. Bu konuda konuşmadı bile. | Open Subtitles | لن تحصل على أي زيادة في معاشك بل أنه حتى لن يتكلم في هذا الأمر |
| Söylediklerime alındı ve bir saat benimle konuşmadı. | Open Subtitles | لقد شعر بالإهانة، وغضب.. ولم يتحدّث إليّ لساعة، لكن.. |
| Halanın direktifiyle kovuldum. Aradığımda benimle konuşmadı bile. | Open Subtitles | كان طلب عمتك لم تتحدث لي عندما اتصلت بها |
| Beş yıl önce babasının öldürüldüğünü gördüğünden beri konuşmadı. | Open Subtitles | وقال انه لم يتحدث منذ رآه قتل والده قبل خمس سنوات. |
| 70'li yılların başında yaptığım çizimleri gördükten sonra benimle konuşmadı. | Open Subtitles | لم يكن يتحدث إليّ بعد ذلك، بعد أن رأى بعض أعمالي في أوائل السبعينات. |
| Adam benimle asla konuşmadı. Ben de onunla konuşmadım. | Open Subtitles | هذا الرجل لم يتحدث معي أبداً وأنا لم أتحدث معه مطلقاً |
| O gayet iyiydi. Hiç kimse onunla konuşmadı mı veya birşey hissetmedi mi? | Open Subtitles | لقد كان بحالة ممتازة ، ألم يتحدث أحدكم معه أو يلاحظ عليه أى شئ ؟ |
| Annem gelmeden kimse benimle konuşmadı. Odaya koyup kilitlediler. | Open Subtitles | قبل ان تأتى امى لم يتحدث احد معى لقد وضعونى فى غرفه ، كنت محتجزه |
| Ne savaş hakkında, ne de bayrak dikmekle ilgili tek kelime konuşmadı ve bize hiçbir şey anlatmadı. | Open Subtitles | لم يتحدث ابداً عن الحرب او عن يوم رفع العلم لم يخبرنا باي شيء |
| Ne savaş hakkında, ne de bayrak dikmekle ilgili tek kelime konuşmadı ve bize hiçbir şey anlatmadı. | Open Subtitles | لم يتحدث ابداً عن الحرب او عن يوم رفع العلم لم يخبرنا باي شيء |
| Kaliforniya'ya gittiğinden beri bir kere bile benimle konuşmadı. | Open Subtitles | لم يتحدث معي ولا مره منذ ان غادر كاليفورنيا |
| Bunu Carl'ın yüzüne vurduğunda Carl çığırından çıktı, bu konuda konuşmadı bile. | Open Subtitles | و عندما واجهت كارل انفجر غاضباً و لم يتحدث عن الأمر |
| Sağır olduktan sonra pek fazla konuşmadı. | Open Subtitles | مرةً ما فقد سمعه لم يتكلم كثيراً بعد ذلك. |
| Bana oldukça etkili birkaç ağrı kesici vermişti ve gerçekten hiçbir şey hakkında konuşmadı. | Open Subtitles | أعطاني بعض المسكنات و التي كانت بكفاءة حبوب للصداع و لم يتكلم عن شيء |
| Uyanıktı ama hiç konuşmadı. Canı çok yanıyor gibiydi. | Open Subtitles | كان مستيقظاَ ولم يتكلم كان يشعر بالألم الشديد |
| Kimseyi aramadı, şüpheli kimseyle konuşmadı. | Open Subtitles | لم يهاتف ايّ أحدٍ بعد، ولم يتحدّث إلى أيّ شخصيّة مشبوهة بعد. |
| Anlamadığım şey, FBI bu dinleme olayının ayrıntılarını bilebilecek insanlarla konuşmadı bile. | Open Subtitles | ما لا أستطيع فهمه هو كل أولئك الناس الذين لديهم معلومات عن عملية الإقتحام و لكن المباحث الفيدرالية لم تتحدث معهم مطلقا |
| Tanrı kulağıma hiç konuşmadı. Bu iyiliğe mazhar kimseyi de tanımıyorum. | Open Subtitles | الله لم يحدثني في أذني ولا أذكر شخص فعل معه هذا المعروف |
| İnsan haklarının, ajandalarına ekleyecek kadar önemli olmadığına karar verdi ve bunun hakkında konuşmadı. | TED | الذي قال إن حقوق الإنسان ليست بالاهتمام الكاف ليدرجها في أجندته، لم يناقش حقوق الإنسان. |
| Bir çok yönden ideal hastaydı. konuşmadı ağlamadı. | Open Subtitles | في نواحٍ مختلفة، كان المريض المثالي لم يكن يتكلّم |
| Benimle hiç konuşmadı... ve ben ölüme yakın olma konusunda herkesten daha çok deneyime sahibim. | Open Subtitles | حتى أنها لم تتكلم معي قط و أنا لدي تجارب قريبة من الموت أكثر من أي أحد. |
| Tutuklandığından beri konuşmadı. | Open Subtitles | ولم يتفوه بكلمة منذ تم القبض عليه. |
| Ben okulların yemek programını iptal ettikten sonra bir yıl boyunca kimse benimle konuşmadı. | Open Subtitles | بعد أن ألغيت برنامج الغذاء المدرسي لم يكلمني أحد لمدة سنة |
| Emekli olduğunu duydum, ama o zamandan beri hiç konuşmadı. | Open Subtitles | سمعت أنه تقاعد، لكنه لم يقل كلمة واحدة منذ ذلك الحين |
| Benimle tüm gece ve bu sabah konuşmadı. | Open Subtitles | لم يكن ليكلمني طوال الليلة السابقة أو حتى هذا الصباح. |
| Tutuklandığından beri hiç konuşmadı, hiç kimseyle. Fazla beklenti içine girme. | Open Subtitles | لم تتحدّث منذ إلقاء القبض عليها، ليس لأحد، لذا جهّزي آمالكِ وفقاً لذلك. |
| - O kadın, aslında Kirk'le konuşmadı değil mi? | Open Subtitles | تلك المرأة لمْ تتحدّث حقاً لـ(كيرك)، أليس كذلك؟ |
| Döndüğümden beri benimle konuşmadı. | Open Subtitles | بالكاد تحدث معي منذ أن عدت للحملة. |