| Kabul etmedim. Şimdi de orada işte dünyadan ve okuldan kopuk. | Open Subtitles | لم تنجح، والآن هي في الداخل، مقطوعة عن العالم، وعن مدرستها. |
| Bu mümkün değil, efendim. Hatlar yok. Bütün bağlantılar kopuk durumda. | Open Subtitles | ليتني استطيع سيدي انا خارج الخدمة كل اتصالاتنا مقطوعة الان |
| Tapirler çok küçük, izole, birbirinden kopuk popülasyonlar olarak yaşarlar. | TED | وتوجد حيوانات التابير في مناطق صغيرة جدا منعزلة وغير متصلة |
| Şimdiyse buradayım, kaynağındayım ve her zamankinden daha kopuk hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | الأن أنا هنا فى المصدر وأشعر أننى منعزلة أكثر مما مضى |
| Eğer birinin kopuk başını düşünmek seni üzüyorsa, bunun adı Aşk'tır. | Open Subtitles | عندما تزعجك فكرة رؤية شخص مقطوع الراس, ذلك يعني انك تحبة. |
| Ama kendisi gerçeklerden biraz kopuk biriydi. | Open Subtitles | و لكنه فقد حسه بالواقع |
| Aklınız çok karışık Bay Porter. kopuk kopuk düşünceler ve arzular dolanıp duruyor. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}عقلكَ مُضطربٌ يا سيّد (بورتر)، خضامٌ من الأفكار غير المتصلة والمُجادلة. |
| Neden benim kopuk kafam hâlâ çığlık atıyor? | Open Subtitles | لماذا يستمرّ رأسي المقطوع بالصراخ؟ |
| Kız tecavüze uğramış ve şu anda gerçeklerden kopuk bir halde. | Open Subtitles | هذه الفتاة تعرضت للاعتداء وهي تعيش حالة من الانفصال عن الواقع |
| Şu kafası kopuk Barbielerle dolu kutu duruyor mu? | Open Subtitles | لا يزال لديكى هذا الصندوق الملىء بالعرائس مقطوعة الرأس ؟ |
| Kafası kopuk güç İmkansız bir yarayla, Ve uçamayan bir uçucu. | Open Subtitles | السلطة مقطوعة الرأس مع الجرح المستحيل، والطيار الذي لا يمكن أن يطير. |
| Tahta elli, eli kopuk barmen. | Open Subtitles | نادل يده مقطوعة ويستخدم يد خشبية |
| "Hey soktuğumun polisi, kopuk kafalardan dişleriyle dilleri koparan bir serseri beni takip ediyor. | Open Subtitles | "يا، أيتها الشرطة المتسكعة أطاردمنقبلرجل ... "من يسحب ألسنة رؤوس مقطوعة بأسنانه ... |
| - İnsanlardan kopuk olmanla ilgili konuşalım. - Onu içeceğinden emin misin? | Open Subtitles | انا اتحدث عن كونك منعزلة عن الأشخاص هل انت متأكد انك تريد هذا ؟ |
| İçime kapalı, dış dünyadan kopuk olabiliyorum. | Open Subtitles | يمكن أن أكون منعزلة و منقطعة الاتصال |
| Dışarıda kopuk bir elektrik kablosu var elektriği kesmenin bir yolu bulmalıyız. | Open Subtitles | حسناً، هناك سلك مقطوع بالخارج علينا أن نجد طريقة لتثبيته |
| Kaldırımın kenarında da kopuk bir insan penisi duruyor. | Open Subtitles | يوجد هناك قضيب بشري مقطوع |
| Ama kendisi gerçekten biraz kopuk biriydi. | Open Subtitles | و لكنه فقد حسه بالواقع |
| Aklınız çok karışık Bay Porter. kopuk kopuk düşünceler ve arzular dolanıp duruyor. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}عقلكَ مُضطربٌ يا سيّد (بورتر)، خضامٌ من الأفكار غير المتصلة والمُجادلة. |
| Şu kafası kopuk insan evladı mı Eric? | Open Subtitles | أهذا هو الرجل المقطوع الرأس يا إريك؟ |