| Süperman anne ve babasını Kripton'da bir yaşından önce kaybediyor. | TED | فوالدا سوبر مان .. توفي على كوكب كريبتون قبل ان يطال السنة الاولى من عمره |
| Süperman Dünya'ya sadece cennetten, ya da Kripton'dan gönderilmiyor, tıpkı Musa'nın Nil'de gönderildiği gibi bir botun | TED | سوبر مان لم يرسل فقط الى الارض من السماء .. او من كوكب كريبتون ولكنه ارسل ضمن مركبة فضائية .. كما ارسل موسى عبر النيل |
| Kripton gezegenindeki çocuklari bile tehlikeye atmistir. | Open Subtitles | هددت حتى حياة الأطفال على كوكب كريبتون نفسه |
| Çünkü baban Kripton'u kurtarmaya çalışmayı bırakmadı ve annende onun yanından ayrılmadı. | Open Subtitles | لأنه لم يتوقف عن انقاذ الكريبتون و أمك لم تكن لتتخلى عنه |
| Kripton mirasını bir tek insan için feda ettiğini düşünüyorum da. | Open Subtitles | أن تعتقد أنك سوف تضحي بإرثك الكريبتوني من أجل بشري شاذ |
| Kripton veri bankası, eğitim kristali no 308. | Open Subtitles | بنك الذاكرة الكريبتونية الكريستالة التعليمية رقم 308 |
| Patlayan Kripton gezegeninin parçalari... uzaya yayilir. | Open Subtitles | شظايا كوكب كريبتون فجرت و ذهبت في الفضاء الخارجي |
| Ama radyoaktivitesi o kadar yüksek ki... bu madde, Kripton gezegeninden gelen biri için... öldürücü olur. | Open Subtitles | لأي شخص من كوكب كريبتون هذه المادة مميتة |
| Kripton arşivlerinin sorumlusu olarak... gezegenimizle ilgili en karanlık hikayeyi sana anlatmak bana düşer. | Open Subtitles | كحافظ أرشيفات كوكب كريبتون يجب على أن أقول لك الأحداث المظلمة فى تاريخ كوكبنا |
| Kripton'da bu kötü adamları kontrol edemedik. | Open Subtitles | على كوكب كريبتون, هؤلاء الأشرار كنا لا نستطيع التحكم فيهم |
| Gus, Vulcan uydusuna bağlanınca Kripton 'un veda ettiği yeri bulması için uzayı taratacak. | Open Subtitles | عندما يتصل جاس بالقمر الصناعى فالكان يطلب منه أن يبحث فى الفضاء الخارجى بالجوار أين ذهب كريبتون إلى الأبد |
| Süpermen'in gezegeninden: Kripton. Kripton nerede? | Open Subtitles | من نفس الكوكب الذى أتى منه سوبرمان كريبتون |
| Gus, Vulcan uydusuna bağlanınca Kripton 'un veda ettiği yeri bulması için uzayı taratacak. | Open Subtitles | عندما يتصل جاس بالقمر الصناعى فالكان يطلب منه أن يبحث فى الفضاء الخارجى بالجوار أين ذهب كريبتون إلى الأبد |
| Helyum, Neon, Argon, Kripton, Ksenon, Radon. | Open Subtitles | هيليوم, نيون, أرجون كريبتون, زينون, رادون |
| Cyrus'un da Kripton'dan olma ihtimali çok yüksek. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك إحتمال كبير أن يكون سيرس من كوكب كريبتون |
| Helyum, Neon, Argon, Kripton, Ksenon, Radon. | Open Subtitles | هيليوم, نيون, أرجون كريبتون, زينون, رادون |
| Kripton ve Jor-El hakkında ondan öğreneceğim daha çok şey vardı. | Open Subtitles | مازال هناك الكثير من المعلومات التي وجب أن يعلمني إياها عن كريبتون وجوريل |
| İnsan çağının bitişine ve Kripton'un dirilişine tanıklık etmen için. | Open Subtitles | للشهادة على نهاية العصر الإنساني و إنبعاث الكريبتون |
| Antarktika, Kripton'un kristal teknolojisini kaktüslerden daha iyi kamufle ediyor. | Open Subtitles | تموه تقنية الكريستال الكريبتوني للقطب المتجمد الجنوبي أفضل بكثير مما الصبار |
| Sarı güneşin Kripton mineralleri üzerindeki etkisini incelemek için gelen bir bilim adamı. | Open Subtitles | إنه عالم جاء لدراسة تأثير الشمس الصفراء على المعادن الكريبتونية |
| Eski bir el yazması sayfasıydı ve üstünde Kripton sembolleri vardı. | Open Subtitles | كانت صحيفة من مخطوطة قديمة، وكانت تحوي رموزاً كريبتونية عليها |
| Üstünde bir Kripton sembolü vardı ve parlıyordu. | Open Subtitles | وكان يحوي رمزاً كريبتونياً وكان يلمع |
| Kripton Dünya Makinesi'nden kalma küçük bir hatıra. | Open Subtitles | أنه تذكّار صغير من الماكنة العالمية لكوكب (كربتون). |
| Bu kristal odada Kripton'un kırmızı güneşinin ışınları var. | Open Subtitles | هذه الغرفة الكريستالية بداخلها الأشعة المسخرة للشمس الحمراء لكريبتون |