| Bu övgü dolu sözler kulaklarımda yankılanıyor. | Open Subtitles | أن أشعر بدوار ثانيةً الشكر للصداع , والآن العواصف في أذني |
| kulaklarımda çınlayan tek bir kelime var... Özgürlük, özgürlük, özgürlük. | Open Subtitles | كلمة واحدة فقط ترن في أذني الـحــريــــة ، الـحــريــــة ، الـحــريــــة |
| Aniden dilim şişmeye başlayınca kulaklarımda bir çınlama. | Open Subtitles | كان لدي ذلك الطنين في أذني عندها فجأة بدأ لساني بالإنتفاخ |
| Uzakta bir lokomotifin çıkardığı ıslık sesi kulaklarımda o denli güçlü çınlıyordu ki acısı dayanılır gibi değildi. | Open Subtitles | صافرة قطار يسافر بعيدا كانت تهتز قويا في اذني هذا الألم كان لا يطاق |
| kulaklarımda ıstakozlar varmış gibi bana bakmışlardı. | Open Subtitles | نظروا إليّ وكأن ثمة سرطانات البحر تخرج من أذنيّ |
| Bu iki kelime kulaklarımda çınlamaya devam ediyor. | Open Subtitles | هاتان الكلمتان تترددان في آذاني علي الدوام |
| "Harikasın!" demenden memnun olsam da rutubetli nefesini kulaklarımda hissetmekten rahatsızım. | Open Subtitles | بينما أقدر لك إعجابك بسخريتي من لينورد فأنا لا أرتاح لانبعاث نفسك الرطب إلى أذني |
| Müzikle aklıma gelen bu güzel çağrışımla... kendimden geçerek kulaklarımda çalmakta olan vals müziğiyle uykuya daldım. | Open Subtitles | التي هدأت من أجتماعنا اللطيف التي استحضرت من قبل الموسيقى لقد بدأت أشعر بالنعاس، الفالس لا يزال يلعب في أذني. |
| Ve bunu sen kulaklarımda zırvalarken yapamam. | Open Subtitles | و لا يمكنني أن أقوم بذلك و أنت تثرثرين على أذني |
| Ki bende olmadığından kendilerine veremeyeceğim şeyler için kulaklarımda yalnızca B.M.'in bağırışları kalır. | Open Subtitles | الأمر الذي يجعل فقط الأمم المُتحدة تصرخ في أذني مُقابل ما لا أستطيع منحه إياهم لإنه ليس بحوذتي |
| Üzüntü dolu boks eldiveni gibi kulaklarımda patlıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقرعون طبول أذني كقفازات ملاكمة من الحزن. |
| Sesleri hâlâ kulaklarımda çınlarken arkadaşlarımın gittiğine inanabilir miyim? | Open Subtitles | " هل يمكنني تصديق أن جميع الرفاق قد رحلوا " " في حين أن أصداء صوتهم ما زال يتردد في أذني " |
| Savaş çanlarının sesi daha şimdiden kulaklarımda çınlıyor. | Open Subtitles | من الآن وأنا أسمع أصوات المعركة في أذني |
| Tavsiyen kulaklarımda çınlıyordu. | Open Subtitles | مررت بها في متحف " فراي " , فجأةً بدأت نصائحكم تصدأ في أذني |
| İnsanların çığlıkları hala kulaklarımda. | Open Subtitles | صرخات الناس مازالت تدوي في أذني توقفي |
| Mesela midemde, boğazımda hatta kulaklarımda hissediyorum. | Open Subtitles | مثل ما يحدث في معدتي وحلقي وحتى في أذني |
| Duyduğum tek şey, kulaklarımda zonklayan kanın sesiydi. | Open Subtitles | كلّ ما أمكنني سماعه كان تدفق الدم في اذني |
| Seslendiricinin sesi kulaklarımda çınlıyor, artık bunu taşıyamam. | Open Subtitles | انا لا استطيع تحمل هذا الصوت الرنان في اذني بعد الان |
| Oh, kulaklarımda kir var. Temizlesem iyi olacak. | Open Subtitles | لديّ شمع في اذني ، ينبغي أن أنظفه |
| kulaklarımda bir yerlerde sanki küçücük şeyler yankılanıyor gibi. | Open Subtitles | "صوتك يردد الصدى.." "و يرن الصدى في أذنيّ". |
| Sadece kulaklarımda doğaüstü bir ses çalıyor. | Open Subtitles | ثمّة رنين خارق للطبيعة في أذنيّ وحسب. |
| - Anneni öldürmemin nedeni sesinin kulaklarımda çınlamasını durdurmaktı. | Open Subtitles | - الذي؟ - السبب قتلت أمّك، كان عندي حاجة مستميتة لجعل صوتها توقّف عن الدقّ في آذاني. |