| Yerinde olsaydım, ona Kusmuğun üzerine nasıl talaş atılır, öğretmeye başlardım. | Open Subtitles | لو كنت مكانك، لبدأت بتعليمه كيف يقذف نشارة الخشب على القيء |
| Bunu almanı istiyoruz ama üstündeki Kusmuğun hepsini temizleyemedik. | Open Subtitles | تفضّلي، أردنا أن تأخذي هذا لكننا لم نستطِع تنظيف كل القيء من عليها |
| - Hayır! Yani ben de gülerdim ama o Kusmuğun geri çıkmasını istemedim. | Open Subtitles | لا، أجل، كنت لأضحك أيضاً لكن لم ارد أن يرجع القيء للخارج |
| - Kusmuğun, Kurbağa Kermit'in renginde. - Onu neden söyledim? | Open Subtitles | القيء الخاص بك كأنه لون ضفدع لما انا اقول هذا ؟ |
| Kusmuğun berraklaştığında ve artık yakmadığında. | Open Subtitles | عندما يصبح القيء شفافاً ولا نعد نشعر بالحرقة. |
| Tahmin et Kusmuğun içinde ne buldum. | Open Subtitles | إذاً أحزري ماذا وجدت في بركة القيء |
| Kusmuğun gücünü asla hafıfe alma. | Open Subtitles | لا تقللوا ابدا من تقدير قوة القيء |
| Bir parça Kusmuğun o kadar önemli bir şey olmadığını anlayacaksın. | Open Subtitles | فستفهمين أن القليل من القيء لا يهم |
| Evet, işin en çılgın kısmı da, orada yer çekimi olmadığı için Kusmuğun da orada süzülüyor. | Open Subtitles | والجزء الجنوني لإنعدام الجاذبية ... القيء يتطاير هناك |
| Puding yemiş gibi duruyor Kusmuğun. | Open Subtitles | إنها بقعة ضخمة من القيء |
| İster senin Kusmuğun, ister Marvin'in kusmuğu ya da isterse 1998'deki Noel Kusmuğu Arifesi olarak bilinen günde olduğu gibi benim kusmuğum olsun. | Open Subtitles | "سواء كان الخاص بكِ أو بـ(مارفن)" أو كما حدث فيما يسمى بـ(رأس سنة القيء) عام 1998 "القيء الخاص بي" أنا آسف |