| Hak ettiğin kutlama için yarın gece seni dışarı çıkarsam? | Open Subtitles | ما رأيك ان نذهب غداً لأعطيك الاحتفال الذى تستحقية ؟ |
| Bu gece büyük bir kutlama var. Yarına kadar benzin alamazsınız. | Open Subtitles | انه احتفال ضخم الليلة و لن تحصلوا على الوقود قبل الغد |
| Afganistan'dan yeni dönen bir kahramanımız için bir kutlama yapacağız. | Open Subtitles | نريد أن نحتفل بعودة بطل قد عاد توا من أفغانستان. |
| Duyduğuma göre, mezun olan sınıf, yıl sonunda kutlama yapıyormuş. | Open Subtitles | إننى اعرف أن الفصل المتخرج يقيم نوع من الإحتفال عند نهاية الدراسة |
| Bu çocuklarınızı ve yeteneklerini seyredeceğiniz bir, kutlama, umarım beğenirsiniz. | Open Subtitles | هذا إحتفال لأطفالكَم ولمواهبهم، لذا نَتمنّى بأنّ نستمتع بهذا الغرض. |
| kutlama yapmak için Nilüfer'e gidiyoruz. Sen de bizimle gelsene? | Open Subtitles | بعضنا سيذهب للاحتفال في اللوتس لماذا لا تأتي معنا ؟ |
| Hayır, kutlama yapıyorum. Yeni bir annem var. Neşeli bir kadın. | Open Subtitles | كلّا أنا أحتفل لقد حصلتى على أُمّ جديدة ويالها من أُمّ ساخنة |
| Dün gece tüm şehir sokaklara dökülmüş kutlama yapıyordu çünkü sonunda geldiğini duymuştuk. | Open Subtitles | الليلة الفائتة , المدينة بأكملها كانت تحتفل بالشوارع لأننا علمنا أنك أخيراً وصلت |
| Mutfağımı yeniledim ve bu yüzden bir tür kutlama yapıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقوم بتجديد مطبخي لذا هذا نوع من الاحتفال. |
| Tanıdığım Sue şimdi bir saç fırçasıyla kutlama şarkısı söylerdi? | Open Subtitles | سو التي أعرفها كانت ستغني أغنية الاحتفال مستخدمةً فرشاتها كميكروفون |
| Ürettiğimiz mürekkepten baloncukları çıkarmayı başardığımızda kutlama zamanı demektir. | TED | حالما نتمكن من إزالة الفقاقيع من الحبر الذي ننتجه، يحين وقت الاحتفال. |
| Her hangi bir şekilde şarkı söylenmesi içki içilmesi yada kutlama yapılması yasaklanmıştır. | Open Subtitles | و أي فعل غناء او احتساء مشروبات او احتفال سيتم التعامل معه بحزم |
| Bir kutlama için ormanda ıslık çalıp dolaşmaya ne dersin? | Open Subtitles | ما رايك في احتفال هل نمارس التصفير في حوضنا ؟ |
| Zihninin o kısmını kapat ve sadece hisset. kutlama yapıyoruz. | Open Subtitles | أوقف هذا الجزء من عقلك و اشعر فقط نحن نحتفل |
| Havai fişekleri... Neden havai fişek gösterisi olduğunu bilmesek bile biz de kutlama yapıyoruz gibi hissediyoruz. | TED | والألعاب النارية.. لسنا بحاجة لمعرفة سبب وجودهم حتى، لكننا نشعر أننا نحتفل أيضًا. |
| Bu bir çeşit çifte kutlama. Bugün büyük bir anlaşma imzaladık... ..ve işin büyük kısmını Holly halletti. | Open Subtitles | إنه نوعُ من الإحتفال المزدوج أنهينا شيء جميل مهم اليوم |
| Ziyaretini bir kutlama vesilesi olarak görüyorum. | Open Subtitles | هذا شرف لي حسناً أفترض أن زيارتك تستدعي الإحتفال |
| Dünyanın en az bilinen zekasını kutlama uğruna. | Open Subtitles | في إحتفال العالمِ أقل الإستخبارات المعروفة. |
| Sen kutlama modundasın ve benim bu haline katılmadığımı düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ في مزاج للاحتفال وتشعرين أنني لا أنضم لكِ بذلك؟ |
| Bildiğin gibi, kutlama yaparken boşa masraf etmem. | Open Subtitles | إذن، كما تعلم، فإنى لا أتحمل أيّة تكاليف حينما أحتفل. |
| Sevgilinin evinde de kutlama vardır, değil mi? | Open Subtitles | الن تحتفل بالعيد في منزل فتاتك ذات المظلة |
| Aptal herif elini kolunu sallaya sallaya evde kutlama sevişmesi yapacağını sanmış. | Open Subtitles | الابله كان يضن انه في المنزل حر كان يريد ان يحتفل بالمضاجعه |
| Ve işte orada. 500 bin iyi Amerikalının kutlama törenleri için keman çalıyor. | Open Subtitles | وها هي تنشر موسيقى الكمان على نصف مليون أمريكي يحتفلون بالثورة |
| Her oyundan sonra olduğu gibi kutlama için yemek salonuna gittik. | Open Subtitles | وكما كنا نفعل بعد أي مباراة ، ذهبنا لصالة الطعام لنحتفل |
| Bu basında yer alışımız, bizde artık kutlama zamanıdır, dedik. | TED | هذه كانت كل التغطية الصحفية التي حصلنا عليها. ووقتها قلنا، إنه الوقت للإحتفال. |
| Seni zorlamak ya da ortamı mahvetmeye niyetim yok. şimdi kutlama yapıyoruz ama bir zaman sonra kazman gerekecek. | Open Subtitles | لا أريد ان اضغط عليك أو ان اٌفسد اجواء الأحتفال تلك ولكن في مرحلة ما، سيكون عليك القيام بذلك |
| Şimdi bu konulara girmeyelim. Bunun bir kutlama olması gerekiyor. | Open Subtitles | دعونا لا نناقش هذا الأمر الآن يُفترض بهذا الاجتماع أن يكون احتفالاً |
| - Biriyle görüşmem gerekiyor. - kutlama yaparız diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ـ يجب عليّ مقابلة أحد ـ ظننت إننا كنا سنحتفل |