| H.M.'nin nöbetleri adeta kayboldu, karakterinde bir değişme de olmadı; hatta IQ'su bile yükseldi. | TED | فقد اختفت النوبات تقريبًا، دون حدوث أيّ تغيير في الشخصيّة. بل ارتفع حاصل ذكائه. |
| Kızarıklığı ve kas ağrısını açıklar ama nöbetleri ve kanamayı açıklamaz. | Open Subtitles | تفسر الطفح الجلدي و الألم بالعضلات لكن لا تفسر النزيف أو النوبات |
| Çocuğunuzun gittikçe daha gürültülü öfke nöbetleri geçirmesinin en emin yolu, ilk kez kriz geçirdiği zaman ona dikkat vermenizden geçer. | TED | أضمن طريقة لجعل نوبات غضب طفلك تتعالى بإعطائه الاهتمام في المرة الأولى التي يصرخ فيها بدون سبب. |
| İlk grand mal nöbetleri serisinde yüzde 100 olarak cilt iletkenliğinde bu kocaman yanıtları bulduk. | TED | وجدنا أنه بنسبة مائة بالمئة في المجموعة الأولى من نوبات الصرع الكبرى، تحدث هذه القفزات في استجابة موصلية الجلد. |
| Çocuklarımız diş dökmeyi bitirir bitirmez öfke nöbetleri geçiriyorlar. | TED | صار أطفالنا يصابون بنوبات غضب، مباشرة بعد ظهور أسنانهم. |
| Aptallaşma sevgilim. Sık sık baygınlık nöbetleri geçiriyorum, biliyorsun. | Open Subtitles | لا تكن سخيفاً ، كثيراً ما تعرضت لنوبات إغماء |
| Ama bana bu geçirdiğin nöbetleri anlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي أُريدكِ أَن تُخبريني عن تلك النوبات التى تأتى لكِ |
| Civa zehirlenmesi nöbetleri açıklar. | Open Subtitles | أتقول أنها غلطتي؟ التسمم بالزئبق يفسر النوبات |
| Kanın beyin zarına zarar vermesi nöbetleri kötüleştirmiş olabilir. | Open Subtitles | نزيف بالمخ سيغرق الدم التخطيط مما يسبب سوء النوبات |
| Ağır metal zehirlenmesi ataksiyi ve nöbetleri açıklayabilir. | Open Subtitles | تسمم المعادن الثقيلة يفسر الهزع و النوبات |
| Sırf insanları ısırması, korsan kıyafeti giymesi, ateşten korkması ya da öfke nöbetleri de değil. | Open Subtitles | انه ليس بشأن العض او زي القراصنه او الخوف من النار او النوبات الغضب |
| nöbetleri el ve sırt ağrısını ayrıca depresyonu da açıklar. | Open Subtitles | يفسّر النوبات وألم الظهر واليدين وكذلك الاكتئاب |
| Hastalar, henüz 1 yaşına girmeden oksijen açlığı çeken dokulardan ötürü tekrarlayan, dayanması zor acı nöbetleri çekerler. | TED | يبدأ المرضى قبل وصولهم عمر السنة، بالمعاناة من نوبات متكررة من الألم الأشبه بالطعن في الخلايا المحرومة من الأوكسجين. |
| # Bilinç kaybı nöbetleri geçirmedi, en azından farkına vardığı bir vakası olmadı. | Open Subtitles | لم تعانى من نوبات التعتيم ، على الأقل لا شئ لم تكن على علم به |
| Ama hafıza kaybı nöbetleri yaşamanız aklınızı yitirdiğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن واقع أنك تعانين نوبات من فقدان الذاكرة لا يعنى أنك تفقدين عقلك لا يعنى ذلك مطلقاً |
| Titreme nöbetleri geçiriyordum. Doktora gitmemin sebebi buydu. | Open Subtitles | كانت تنتابني نوبات من الرعشة لذلك خضعت للكشف |
| Hayır, öfke nöbetleri normaldir, kontrol edilemeyen ağlama normaldir. | Open Subtitles | لا ، نوبات الغضب أمر طبيعي ، البكاء الذي . لا يمكن السيطرة عليه أمر طبيعي |
| Genellikle göz yaşları akıyor ve ergenlik nöbetleri geçiriliyor. | Open Subtitles | تكون الدموع حاضرة، وبعض نوبات غضب المراهقة أيضاً |
| İkimiz de daha önce hiç yaşamadığımız tekrarlanan hipotermi nöbetleri geçirdik ve gerçekten çok güçten düşürücüydü. | TED | كلانا أصبنا بنوبات متكررة من انخفاض الحرارة، شيء لم أمر به من قبل وكان هذا متواضعا في الواقع. |
| O günden beri depresyon nöbetleri geçiriyor ve kendisine zarar veriyor. | Open Subtitles | ومن حينها وهو يتعرض لنوبات اكتئاب وإيذاء للنفس |
| Ama...hemisferektomi sağ yarım küredeki nöbetleri tamamen durdurabilir ve bir daha antikonvülzan ilaç almak zorunda kalmaz. | Open Subtitles | لكن... استئصال لنصف المخ الأيمن سيوقف نشاطه تماماً و لن يحتاج ثانيةً للدواء المضاد للنوبات |
| nöbetleri azaldı Beyinde kalıcı bir hasar olduğuna dair bir işaret yok. | Open Subtitles | نوباته هدأت بدون دليل على تلف دماغي دائم, |
| Ve sen de işler yolunda gitmediği için öfke nöbetleri geçiren hassas yaşlı bir adamsın! | Open Subtitles | وإنكِ رجلُ مترهل ساذج لديه نوبةُ غضب ! لأنه لن يسلك طريقه |