| Ama bu yaptıklarım için bir nedenim olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | لكن، أردتُكِ أن تعرفى أنّهُ كان لدىّ أسباب لما فعلتُه |
| Onunla hep konuşmak istemişimdir, ama şimdiye dek hiç nedenim olmadı. | Open Subtitles | لطالما رغبت في التحدّث معها، لكني لم أجد سبباً لذلك حتى وقتنا هذا. |
| Baksana, eski hayatıma dönmem için her türlü nedenim var. | Open Subtitles | أنظر , لديّ كل الأسباب كي أعود إلى حياتي السابقة |
| Gözyaşlarım için nedenim var. Ama hiç biri sizin için değil. | Open Subtitles | سيدتي , لدي أسبابي لأبكي و لكن لا يمكنني أن أفهم لماذا تفعلين أنت |
| Tesadüfen bulduğumuz şey günümüzde pozitif psikoloji denen şey, ki bu benim bugün burada olma ve her sabah uyanma nedenim. | TED | ما مررنا به هو شيء يسمى علم النفس الايجابي وهو سبب وجودي هنا اليوم وسبب استيقاظي في الصباح كل يوم |
| ...emirlerine uymamak için iyi bir nedenim olduğunu bilmesini istiyorum. | Open Subtitles | فأنا أريدهم أن يعرفوا أنّي لديّ سبب وجيه لعدم إطاعتهم |
| Burada olma nedenim de bu, bayım. | Open Subtitles | إنّها سببي الوحيد لآتي لهنا يا سيّدي |
| Bir nedenim mi olmalı? - İnsanların daima bir nedeni vardır. - İnsana benziyor muyum? | Open Subtitles | الناس دائما لديها أسباب.هل أبدو كالناس.نعم لقد كنت لوحدي لفتره |
| Gerçeği söylemek gerekirse bunun için bir sürü nedenim var. | Open Subtitles | ولأكون صادق لقد منحتها عدة أسباب لتظن ذلك |
| Kaçırıldığıma inanma nedenim var ..çünkü bu bilgileri açığa çıkarabilirim. | Open Subtitles | لدي أسباب لأعتقد أنه تم خطفي لأمنع من كشف هذه المعلومات |
| İyi bir nedenim olmasa gelmezdim. | Open Subtitles | أنا لن آتي إلي هنا إذا لم يكن هناك سبباً وجيهاً |
| Ne? Dogville'de kalman lehine oy verdiğimde bencilce bir nedenim vardı. | Open Subtitles | أريد فقط أن أخبرك أنني عندي سبباً أناني من أجل التصويت لكي أبقي عليكِ هنا في دوجفي. |
| Haklılığımı kanıtlayacak geçerli bir nedenim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي سبباً موضوعياً يثبت صحة نظريتي |
| Hem durumum da o kadar fena sayılmaz. Şuan neşelenmem için her türlü nedenim var! | Open Subtitles | وموقفى ليس بهذا السوء حاليا لدى كل الأسباب كى أكون مبتهجا |
| Senin kadar benim de buradan dışarı çıkma nedenim var. | Open Subtitles | لدى نفس القدر من الأسباب لأخرج من هذا المكان مثل ما عندك |
| Sana bir özür borçluyum, kim olduğumu söylemeliydim ama bir nedenim vardı. | Open Subtitles | أنا مدينٌ لكَ بإعتذار كان عليّ أنْ أُخبركَ بمن أكون لكن كانت لديّ أسبابي |
| Ancak bu olayın üzerinde durma nedenim ağzından başka bir kelime çıkarmasını umut etmemdir. | Open Subtitles | وسبب توقفي هنا، السبب الذي آمل أن يختلف عن السيناريو الطبيعي. هو أن مايحدث، كما أعتقد بشدّة، |
| Benim çok iyi bir nedenim var. Son kez deprem olduğunda ölmüştüm! | Open Subtitles | لدي سبب وجيه للقلق، المرة الأخيرة التي وقع فيها زلزال توفيت |
| Benim tek nedenim o. | Open Subtitles | هذا سببي الوحيد |
| Bana klasik, "Yaşamak için bir nedenim yok." lafları söyleme. | Open Subtitles | لا تتفوهى بهذه العبارات"لايوجد لدىّ شئ لأعيش من اجله " |
| Hep oraya gitmek istemiştim. Ve şimdi bir nedenim var. | Open Subtitles | أردت دائما سببا للذهاب الى هناك, والأن انا لدى واحدا. |
| Peki nedenim ne? Bir nedenim yok. | Open Subtitles | نعم و لكن ما هو حافزي لكي اقوم بذلك ليس هناك ما يدفعني إلى القيام بذلك. |
| Dedi ki "Shugs, İzlanda'ya gitmek için iki nedenim var: | Open Subtitles | يقول:"شاجس, يوجد سببين لذهابى إلى أيسلندا |
| Sana değil de ona inanmak için bir sürü nedenim var, bu yüzden sana bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، لدي سببٌ لتصديقِه أكثَرَ مِنك لِذا سأُخبركَ شيئاً |
| Buraya gelme nedenim o aslında. | Open Subtitles | هو في الحقيقة السبب أني هنا |