| Beyler, binanın o tarafını tutun. Tam karşınızdan çıkabilir. | Open Subtitles | يا رجال، قوموا بتأمين هذا الجانب من المبنى، ربما يأتي في أتجاهكم |
| Yerinde olsam pastanın o tarafını yemem. | Open Subtitles | لم أكن لآكل هذا الجانب من الكعكة لو كنت مكانك |
| Ama o tarafını pek göstermiyor. | Open Subtitles | ولكنه يقاوم ذلك الجانب بالجانب الذي تريانه الليلة في عرض الباليه، |
| The Seine'nin o tarafını kapsayan güvenlik kameraları var. | Open Subtitles | هناك كاميرات أمنيّة تُغطّي ذلك الجانب من نهر (السين). |
| (Alkış) Ama tahmin edersiniz ki her sabah uyandığımda dönüp ona bakıp bana "Sen kimsin ve yatağın o tarafını sana kim verdi?" diyeceğini düşünürdüm. (Kahkaha) "Dışarı çık." Ama demiyor. | TED | (تصفيق) ولكن قد تعتقدون أنه عندما أستيقظ كل صباح، لن أتدحرج وأنظر إليها وأفكر: "ستقول: 'من أنت، ومن أعطاك ذلك الجانب من السرير؟' (ضحك) 'اخرج من هنا.'" لكنها لم تفعل. |