"okuduğum" - Translation from Turkish to Arabic

• قرأته
• قرأتها
• أقرأه
• قرأت
• قرأتُ
• قرأتُه
• اقرأه
• قَرأتُ
• أقرأها
• قرات
• قراته
• ذكرت السيدة
• التي درست

Yıllardır okuduğum en zekice hazırlanmış, gerilim dolu senaryolardan biri.
سيناريو مشوق محبوك بذكاء إنه أفضل نص قرأته في حياتي

- Hepsi raporda vardı. - Benim okuduğum raporda değil.
لقد كان كله فى التقرير ليس فى التقرير لقد قرأته

Ne okuduğum son kitabı, ne de izlediğim son filmi.
لا آخر كتاب قرأته . . أو آخر فيلم شاهدته

Hayır, hayır,... Gerçek bir kitap. Çocukken okuduğum bir roman.
لا، لا انه كتاب حقيقى قصة قرأتها و انا طفل

Kahretsin. Benim okuduğum tek şey komşu kızı mektupları.
تباً، الشيء الوحيد الذي أقرأه هو رسائل مجلات الفتيات

Sanki çok uzun zaman önce okuduğum birşeyin tekrar yaratılması gibi.
يبدو مثل اعاده صياغه لشىء ما قد قرأته من فترة طويله

Bu şimdiden ebeveynlikle ilgili okuduğum son kitaptan daha yardımcı oldu.
هذا بالفعل مساعد كثيرا اكثر من كتاب الابوة الاخير الذي قرأته

Şimdiye kadar okuduğum aşk hakkındaki bütün şiirler içinde en iyi özetleyeni bence Plato tarafından 2000 yıldan önce söylenmiş olanıdır.
وأعتقد أن كل الشعر الذي قرأته عن الحب الرومانسي، يمكن ايجازه بما قال أفلاطون قبل 2000 سنة.

Uzun zaman önce okuduğum bir şeye odaklanıyor Rabbi Hyman Schachtel denen biri
تركز على شيء كنت قد قرأته منذ زمن بعيد من شخص يدعى رابي هيمان سكاتشيل

Şimdi kısaca, okuduğum bu kitaptan bahsedeceğim.
وأود الآن الاشارة بسرعة لإتحدث عن كتابه والذي قرأته.

Çocukça bir hayal belki de on yaşlarımda okuduğum bir şeyden esinlenen bir hayal.
حلم يقظة صبياني, لعلّ الإلهام جاء من ثمة شيء قرأته وأنا في العاشرة من عمري.

Benim okuduğum, karısı olmayan bir kadına gerçekten aşık olan ve onunla olmak için her şeyi tehlikeye atan cesur bir adamın hesaplaşmasıydı.
ما قرأته كان سرداً لرجل شجاع وقع في حب حقيقي مع امرأة ليست زوجته وخاطر بكل شيء ليكون معها

Bunlar hapiste okuduğum Doğu felsefesi üzerine bir kitaptan.
هذا من كتاب عن الفلسفة الشرقية قرأته وأنا بالسجن

Füturistik bir dergide yıllar önce okuduğum çok hoş bir hikaye vardı.
هناك قصة جميلة قرأتها في مجلة تنبؤية منذ عدة سنوات.

Bu konuşmayı hazırlarken okuduğum kitap ve makaleleri yazanları tanımıyorum.
لا أعرف الأشخاص الذين كتبوا جميع الكتب والمقالات والتي قرأتها تحضيراً لهذه المحاضرة.

O yıl okuduğum kitaplar, gözlerimi birçok şeye açtı.
ساعدت الكتب التي قرأتها خلال تلك السنة في فتح عينيّ على الكثير من الأشياء.

- Çocukken okuduğum bir kitap.
أنه كتابٌ إعتدتُ أن أقرأه 'و أنا طفلة ..

O listeyi okuduğum zaman, bunların hiçbirinin bende olmadığını biliyordum.
وعندما قرأت ما كتبت علمت أنى لا أملك أياً منهم

Bunu okuduğum zaman, Japonya'nın benim için bir cennet olacağını düşündüm.
عندما قرأتُ هذا، لقد اعتقدتُ أن اليابان ستكون كجنةٍ عالأرض.

Bu hasta piçlerle ilgili okuduğum şeylere göre genelde birtakım kuralları olur.
ممّا قرأتُه عن هؤلاء المختلّين، فإنّهم عادةً ما يكون لديهم قانون ما

Bana göre hemen hemen okuduğum her şey... beni, hiçbir şeye inanmayan insanlardan daha seçici yapıyor.
أنا أؤمن فعلياً بكل شىء اقرأه, وأعتقد أن هذا وهذا ما يجعلني أفضل أنتقاءً من شخصاً آخر لا يؤمن بأي شىء.

Ama okuduğum bir makalede Sosyal güvenliğin 2025 yılına kadar kesileceği yazıyordu
لَكنِّي قَرأتُ هذه المقالةِ التي قالتْ إجتماعيةً الأمن يُفتَرضُ تنفذ بحلول الـ2025...

Bu sabah, dün gece okuduğum derginin üzerinde ne bulduğumu bilmiyorsunuz.
أنت لا تعرف ماذا وجدت هذا الصباح على سطح المجله التى كنت أقرأها لتساعدنى على النوم

O şiiri dergide okuduğum anda... düşündüm ki, bu ya çok hassas bir adamdır... ya da bir kadının, bir genç kızın şiirini... çalmıştır.
انت لم تكتبها لقد قرات هذة القصيدة واكتشفت انة بالتاكيد شخص ارق منك

"'Patavatsız ve Kronik okuduğum en kötü çizgi roman.
بلونتمان وكرونيك هو اسوء كتاب هزلى قراته من قبل

okuduğum kitabın adı Hazine Adası.
كما ذكرت السيدة (كرابابل) فإن إسم الكتاب هو "جزيرة الكنز"

Pepperdine Üniversitesi'ne kabul edilmiştim ve okuduğum okula özel eğitim asistanı olarak geri döndüm.
لقد قُبلت في جامعة "بيبرداين"، وعدت إلى نفس المدرسة التي درست بها لأكون مساعدة للحالات الخاصة.