| Onlar için kolay olacağını düşünüyorsan ziyaretinle ilgili onların tüm anılarını silebilirim. | Open Subtitles | بإمكاني إزالة كل ذكريات زيارتك لهم إذا كنت تظن أن ذلك سيهون عليهم |
| Lakin burayı terk edersek daha iyi olacağını düşünüyorsan elimizi çabuk tutmalıyız. | Open Subtitles | لكن إذا كنت تظن أن الافضل لابنك مغادرة هذا المكان فعلينا اخراجه من هنا حالا |
| Olur tabii, adayının ihtiyacı olacağını düşünüyorsan. | Open Subtitles | بالطبع، إذا كنت تظن أن مرشحك بحاجة إليها |
| Her şey elinin altında. Başka bir yerde mutlu olacağını düşünüyorsan, durma git! | Open Subtitles | لديكِ كل شيء مُدبر إن كنتِ تظنين أن هنالك مكانٌ أفضل، فاذهبي |
| Will ile hayatının daha iyi olacağını düşünüyorsan, kendini kandırıyorsun. | Open Subtitles | إن كنتِ تظنين أن حياتكِ كانت ستكون أفضل مع ويل فأنت تخدعين نفسكِ |
| Warpta güvende olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. | Open Subtitles | إذا كنت تظن نفسك في مأمن فأنت مخطيء |
| Warpta güvende olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. | Open Subtitles | إذا كنت تظن نفسك في مأمن فأنت مخطيء |
| Eğer bunun, onun bacaklarını kapamamasına neden olacağını düşünüyorsan, bekle de önce gay olduğumu öğrensin. | Open Subtitles | إن كنت تعتقد أن هذا سوف يغلق ساقيها إنتظر، حتى تعـرف أنني شاذ |
| En iyisinin bu olacağını düşünüyorsan o zaman emrine amadeyim. | Open Subtitles | اذا كنت حيًا ..إذا تعتقد أن هذا للأفضل فإذًا فأنا خاضِع ولائي لك |
| Ana ile konuşabilirim tabii faydası olacağını düşünüyorsan. | Open Subtitles | ،(أعتقد أنني أستطيع التحدث مع (آنا إن كنتِ تظنين أن هذا سيساعدها |
| Senatör Marcus'un koz olacağını düşünüyorsan olmayacak. | Open Subtitles | إذا كنتِ تظنين أن عضو مجلس الشيوخ ماركس) يعتبر نفوذاً لكِ فهو ليس كذلك |
| Bir faydası olacağını düşünüyorsan ağla ağlayabildiğin kadar. | Open Subtitles | إبكِ إن كنت تعتقد أن هذا يساعد. |
| Yardımı olacağını düşünüyorsan, ...rahibi öldür. | Open Subtitles | اقتل الصبي إذا كنت تعتقد أن هذا سيساعد |