| Bunu da, bir kompliman olarak kabul et. | Open Subtitles | بالرغم من أني سأعتبر الأمر إطراء حسناً، إعتبري هذا إطراء أيضاً |
| Siz, Charles, bu kadını karınız olarak kabul ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل تقبل تشارلي ،بهذه المرأة لتكن زوجتك المخلصه بالسراء والضراء |
| Bunu ödemen olarak kabul et. Benim işime yaramaz. | Open Subtitles | أعتبر هذه اللعبه أجرك ليس لها فائده عندى |
| İşte burada, federal toprak olarak kabul edilen şu bölgede. | Open Subtitles | هذا هو هنا في هذا المجال، التي تعتبر الأراضي الاتحادية. |
| Beni emekliye ayırmıyorsun! Ben bırakıyorum! Bunu istifam olarak kabul et! | Open Subtitles | لن ترعاني في المرعى بعد الآن انا استسلم، اعتبر هذه استقالتي |
| Siz İsa'yı efendiniz ve kurtarıcınız olarak kabul ediyor musunuz? - Evet. | Open Subtitles | أيها الشابان هل قبلتما بالمسيح على أنه سيدك ومنقذك؟ |
| Bunu evet olarak kabul ediyorum. | Open Subtitles | سأعتبر ذلك موافقة لأنّي إن اضطررتُ للعودة إلى هنا مجدداً فسيكون الوضع بشعاً |
| Evet olarak kabul ediyorum bunu. Geri gelirsem işler çok çirkinleşir. | Open Subtitles | سأعتبر هذه نعم لأني إن عدت لهنا سيكون الأمر بشعاً |
| Bu hareketini sevgi göstergesi olarak kabul edeceğim. | Open Subtitles | سأعتبر ما حدث أنه مداعبة صغيرة أيها الوغد |
| Bunu cevap olarak kabul etmiyorum, Chris. Sen bir Griffin'sin. | Open Subtitles | لا تقبل بالرفض كإجابة يا كريس أنت من عائلة جريفن |
| Uzağa gidemez sayın başkan. Hiç bir ülke onu mülteci olarak kabul edemez. | Open Subtitles | لا يمكن أنه إبتعد كثيرا سيدتي لا توجد دولة في العالم تقبل لجوءه |
| Aklını ona vermezsen ve hayırı cevap olarak kabul etmezsen değil. | Open Subtitles | لا لو أعطيت الأمر كامل انتباهك واجتهادك ولا تقبل لا كإجابة. |
| Bunu, çekincelerimde haklı olduğumun kanıtı olarak kabul ediyorum. | Open Subtitles | أعتبر هذا دليلاً على أن تحفظاتي كان لها أساسها |
| İhtiyacın olan bu vuruşu başaralı olarak kabul ediyorum. | Open Subtitles | سو ف أعتبر هذه الضربة هي الضربة التي تحتاجيها للقضاء علّي |
| Bugün artık vazgeçilmez ve muhteşem olarak kabul görüyor. | TED | حيث تعتبر اليوم هذه الأفكار أساسية ورائعة. |
| Her neyse, Sagres'e gittik, ki bu şehir, o zamanlar, Dünya'nın sonu olarak kabul edilirdi. | TED | ماهو أسوأ . ذهبنا الى ساغريس حيث كانت تعتبر في ذاك الوقت نهاية العالم |
| 7. yüzyılın sonlarına kadar tavuk, Hristiyanlık için bir sembol olarak kabul edildi. | TED | وفي أواخر القرن السابع، اعتبر الدجاج رمزاً للدين المسيحي. |
| Bunu, senden şüphelenmemin özürü olarak kabul et. | Open Subtitles | اعتبر هذا اعتذار احمق لكونى شككت فيك يوماً |
| Siz İsa'yı efendiniz ve kurtarıcınız olarak kabul ediyor musunuz? | Open Subtitles | أيها الشابان هل قبلتما بالمسيح على أنه سيدك ومنقذك؟ |
| 'Hayır'ı cevap olarak kabul etmiyorum. | Open Subtitles | لن أقبل ب"لا" كإجابة |
| Ama o aygıtı tehlikeli malzeme olarak kabul edin. Hazırlıklı olun. | Open Subtitles | لكن إعتبر هذا الجهاز من الأجهزة الخطرة إستعد لذلك |
| Bilirsin, firavunlar antik mısırlılar tarafından yarı tanrı olarak kabul edilirdi ve altın da tanrının bedenini simgelerdi. | Open Subtitles | . . أنظر، الفراعنة إعتبروا نصف قديسين من قبل المصريين القدماء و يمثل الذهب لحم الآلهة |
| Sporda dehayı bizden uzak bir şey olarak kabul ederiz. | Open Subtitles | أعني أننا نقبل العبقرية في الرياضة كشيء لا يمكننا فعله |
| Bunun için müteşekkiriz. Bu hediyeleri, memnuniyetimizin bir ifadesi olarak kabul edin. | Open Subtitles | فأرجوكما تفضلا بقبول هذه الهدايا كتعبير عن مدى تقديرنا |
| Hükümetin de savaşmak için çok tehlikeli olarak kabul ettiği bu bölge El Kaide'ye karşı olan savaşı bir çıkmaza sokuyor. | Open Subtitles | الذي تعتبره الحكومة مؤخراً بأنه أخطر أماكن الإشتباكات، التي سببت زحزحة في إستقرار أمن تنظيم القاعدة. |
| Bir sonraki dansı lutfetme tenezzülünde bulunursanız bunu büyük bir teveccüh olarak kabul edeceğim. | Open Subtitles | سأعتبرها خدمة عظيمة إذا شرًفتني بهذ الرقصة التالية |
| Transfer tamamlandığında yumurta hücre, ideal olarak verici çekirdeğini kendininki olarak kabul eder. | Open Subtitles | تنتقل مكان الخليه الميته حتى تكتمل عملية النقل والخلايا المغذيه يجب ان تتقبل |