| Bu pelerin olay yerinde bulundu. Polisin şaşkın aklı karışık. | Open Subtitles | هذا الرداء الأسود وجدوه في مسرح الجريمة الشرطة في حيرة |
| olay yerinde bulduğumuz koli bandının üstündeki parmak iziyle karşılaştırdık. | Open Subtitles | وقارناهم مع بصمة وجدناها على الشريط اللاصق من مسرح الجريمة |
| ve bu olay tenha bir sokakta yaşanmamıştı, kendi yatağımda olmuştu. | TED | وهذا لم يحدث في زقاق منعزل قذر، حدث هذا على سريري. |
| Bir sonraki olay, aynı şekilde saldırıp onu öldürmeleri olabilir. | Open Subtitles | في الحادث التالي.يمكنهم فقط بالمثل أن ينقلبوا عليه و يقتلوه |
| Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
| Seks Suçları'ndan bir dedektif atandı. olay Yeri İnceleme'den başka bir uzmana devredeceğim. | Open Subtitles | لقد تم تعيين محقق من وحدة جرائم الإعتداء وسأسلم القضية لمحقق جنايات آخر |
| -Maalesef olay yerinde üçüncü birinin olduğunu gösteren bir kanıt yok. | Open Subtitles | اسف,لكن لا يوجد دليل يشير لوجود شخص ثالث في مكان الجريمة |
| Miami Polisi, olay Yeri İnceleme Dairesi ve İtfaiyesi dün tahliye çalışmalarına katıldılar. | Open Subtitles | شرطة ميامي ومحققي معمل الجريمة وإنقاذ الإطفاء يشاركون في عملية الإخلاء يوم أمس |
| olay yeri çizimlerim için ölçü almam lazım. Çekilir misiniz? | Open Subtitles | يجب عليك الأبتعاد حتي أستطيع أن أخذ رسومات لمسرح الجريمة |
| olay yeri fotoğrafları, evin şemaları, bir tek yolunuz değişmiş. | Open Subtitles | صور مسرح الجريمة مخططات المنزل فقط ما تغير هو المسار |
| Evet, farkındayım. FBI, olay yeri inceleme görevimizi mi alıyor yine? | Open Subtitles | أرى هذا هل الاف بي آي أخذت مكان الجريمة مرة أخرى |
| Şirket yöneticileri kötü insanlar... ama bu olay gerçekten benim hatam. | Open Subtitles | .. مدراء الشركة ناس قساة و لكن كل هذا حدث بسببي |
| - olay olduğunda YMCA'da havuzda yüzüyormuş. -Sırtüstü yüzerken ölmüş. | Open Subtitles | كانت تسبح عندما حدث ذلك ماتت وهي تمارس سباحة الظهر |
| 18 ağır, 29 hafif yaralı. olay yerinde yangın çıktı. | Open Subtitles | ثمانية عشر سيارة كبيرة، و29 صغيرة، وحريق في مسرح الحادث |
| Sayın Başsavcı, "Bir olay"ın baş aktörü bu akşam sizsiniz. | Open Subtitles | النائب العام هذا المساء أنت الشخص الذي قمت بهذا الحدث |
| En iyi bildiğim, benim toplumumdaki insanlar... polisten bu olay üzerinde çalışmasını istediler. | Open Subtitles | وكما أعلم فإن جماهير الناس طلبت من إدارة الشرطة أن تتولي هذه القضية |
| Bebekken başınızdan geçen ve unuttuğunuz bir olay yüzünden olabilir. | Open Subtitles | ربما كانت حادثة عندما كنتم اطفالا, واتخيل ان كلاكما نسيتموها |
| Senin için kılını kıpırdatmaya değmeyecek bir olay mı bu? | Open Subtitles | ما الأمر ، ليست قضية كبيرة بما يكفي لكِ ؟ |
| Hayatları boyunca bir iki olay görmüş ve yaşamış kişiler. | Open Subtitles | لقد رأيا أمر أو أثنين فى وقتهما و فعلاهما أيضا |
| Dumanı tüten bir olay yeri burası. Bu makineleri kimin sattığını bulmaya çalışacağız. | Open Subtitles | هذا مسرح جريمة ساخن، نحنُ سنحاول تتبع هذه الآلات لنعرف من قام ببيعهم |
| Ve bu çocuk o köyde yaşayanlardan biriydi -- o zaman orada değildi -- ve bu, o olay üzerine yaptığı film. | TED | وهذا الطفل كان يعيش في تلك القرية ولم يكن هنالك حينها .. وهذا هو الفلم الذي قام بصنعه عن هذا الامر .. |
| Ama işte olay şu: Başarıyı ustalığa dönüştürmemizi sağlayan şey ne? | TED | لكن إليكم هذا الشيء: ما الذي يجعلنا نحول النجاح إلى تفوق؟ |
| Dün gece Smallville fabrikasında bir olay gerçekleşmiş doğru mu? | Open Subtitles | أفهم كان هناك حادث في مصنع سمولفيل ليلة امس صحيح؟ |
| Teşekkür etmek, polisi olay yerine çağırmaktan çok daha ucuz. | TED | الشكر أقل كلفة بكثير عن طلب وحدات الشرطة في المشهد |
| Buralarda hiç kimse bu tip bir olay konusunda tecrübeli değildir. | Open Subtitles | لا يوجد أحد هنا ذو خبرة في هذا النوع من الجرائم. |
| - Suç aleti bıçak gibi birşey... fakat olay mahalinde hiçbirşey bulunamadı. | Open Subtitles | شيء حاد كموس كان السلاح لكن لم يوجد شيء في مسرح الجريمه |