| Belki olması gereken yer orasıdır ve belki orada dünyanın düz olmadığını keşfedebilir. | Open Subtitles | ربما ذلك حيث يجب أن يكون وربما هناك سيكتشف أنّ.. الأرض ليست مسطحة؟ |
| Fakat olması gereken de bu, İnşa edilmiş çevrede doğanın parmak izleri. | TED | ولكن هذا ما يجب أن يكون عليه الأمر، بصمات الطبيعة في بيئة البناء. |
| Hedeflenen girişimler zaten dahil olması gereken bakış açılarını birleştirmeye yardım etti. | TED | ساعدت المبادرات الهادفة على دمج المنظورات، التي يجب أن تكون دائمًا مشمولة. |
| Mantar tanımlamak iyi bir dedektifte olması gereken ana becerilerden biridir. | Open Subtitles | تحديد الفطر يعد من مهارات يجب أن تكون لدى المحقق الجيد |
| Uzun zaman önce senin olması gereken şeyi istiyordun. | Open Subtitles | تريد ما ينبغي أن يكون تم لك منذ زمن طويل |
| Deah, Yusor ve Razan güvenli olması gereken bir yerde katledildi: Yuvalarında. | TED | تم إعدام ضياء ويسر ورزان في مكان كان من المفترض أن يكون آمناً: منزلهم. |
| Doğru olması gereken bir başka şey: bu sürü gerçekten maddeci olamaz. | TED | وهناك امرٌ آخر .. يجب ان يكون موجوداً .. ان تلك الفرقة لا يمكن ان تكون مادية |
| Akıllı olması gereken birisi için gerçekten, çok aptalca riskler alıyorsun. | Open Subtitles | أنت تتحمل الكثير من المخاطر من أجل شخص يفترض أن يكون ذكياً |
| olması gereken de bu. Bütün dünya, şimdi olduğu gibi, bizi kullanıyor. | Open Subtitles | وهذا ما يجب أن يكون لقد استغلَنا العالم بأجمعه |
| Affedersiniz... fakat çok ufak olması gereken bir mesele için çok üzülüyor gibi görünüyorsunuz. | Open Subtitles | أنا آسف ولكن يبدو أنك مستاءة قليلة من شيء يجب أن يكون سهلاً |
| Bu dünyada olması gereken biri yok. | Open Subtitles | والآن الشخص الوحيد الذي يجب أن يكون هنا رحل |
| Okuluna devam etmesini söylerdim, çünkü orası olması gereken yerdir, çünkü hayatta bu şekilde bir yerlere gelecektir." | TED | وأود أن أقول لها أن تبقى في المدرسة، لأنها يجب أن تكون هناك، لأن هذا سيساعدها في الحصول على مكان في الحياة. |
| Neredeyse bitti, çünkü antilopların hepsi olması gereken yerde sayıca güvendeler. | TED | الآن نحن قريبون جداً لأن الحيوانات البرية كلها حيث يجب أن تكون مع الأمان بعددهم |
| Bir Romalıda olması gereken hayat kıvılcımı yok sende. | Open Subtitles | إنك لتفتقد إلى شرارة الحياة التي يجب أن تكون في الرجل الروماني |
| İlham verici olması gereken şeyler beni neden çok öfkelendiriyor? | Open Subtitles | لما لا شيء ينبغي أن يكون ملهم يجعلني غاضبه |
| olması gereken buydu! Sinirleniyor musun? | Open Subtitles | كان المفترض أن يكون الأمر هكذا هل غضبت يا حبيبى ؟ |
| Gecelikli, yalınayak çekip gitmek için delirmiş olması gereken bir adam! | Open Subtitles | رجلا يجب ان يكون قد فقد عقله ليخرج حافى القدمين |
| olması gereken bu zaten ayrılık kalbi sevgiyle doldurur. | Open Subtitles | ،وهكذا يفترض أن يكون الحال الغياب يجعل القلب مولعاً |
| Yakınımız olması gereken adamdan... - ...birinci ağızdan. | Open Subtitles | من فم الرجل الذي يفترض أنه يدير العملية لنا |
| Bir olması gereken vardır, bir de gerçekte olan. | Open Subtitles | هذه الطريقه التى تسير بها الأمور و هكذا يفترض أن تكون |
| Burada olması gereken bir numaralı şey; sosyal ağların, platformlarını onarmasıdır. | TED | لذلك، الشيء الوحيد الذي يجب أن يحدث هنا هو أن شبكات التواصل الاجتماعي تحتاج إلى تصليح منصاتها. |
| olması gereken bunlar değildi. | Open Subtitles | ليس هذا ما يفترض أن يحدث |
| O gün elim kapalı olması gereken pencerenin açık boşluğuna geldi. | TED | في تلك الليلة وجدت يداي فُرجةً حيث كان من المفترض أن تكون النافذة مغلقة هناك. |
| Bir kirlilik görevlisi saha denetimi için geldi ve sonrasında şirket başından beri kullanıyor olması gereken bir hava filtreleme sistemini işleme koydu. | TED | فذهب ضابط مسؤول عن التلوث إلى مكان التفتيش، وبعد ذلك، قامت الشركة بوضع نظام تنقية الهواء الذي كان من المفترض أنه يستعمل دائمًا. |
| "Babamız olması gereken bu garip adamı bir daha görebilecek miyiz?" | Open Subtitles | هل سنرى هذا الرجل الغريب مرة اخرى؟ ينبغي ان يكون ابونا |