| Şu an, gezegendeki türlerin yarısının yüzyılın sonuna kadar silinmesine sebep olacak yok oluş fırtınasının tam ortasındayız. Peki neden bazı türleri önemserken, diğerlerini önemsemiyoruz? | TED | من الانقراض حيث نصف نوع على كوكبنا قد يختفي بنهاية هذا القرن، لذلك لماذا نهتم ببعض هذه الأنواع وليس بعضها الآخر؟ |
| Kitlesel yok oluş ile mümkün olan altın fırsat sonucu burdasınız. | TED | أنتم هنا بسبب فرص ذهبية أتيحت عن طريق الانقراض الجماعي. |
| Yine de şu çok açık ki atalarınızın kitlesel yok oluş boyunca hayatta kalması ve sonraki süreçteki tepkileri sizi bugün olduğunuz kişi yaptı. | TED | ومع ذلك، فهذا واضح حقاً أن أسلافنا عاشوا خلال الانقراض الجماعي، ولتصديهم بعد وقوع الكارثة جعلنا ما نحن عليه اليوم. |
| Yok oluş yavaş gelir, ancak bazen hızlı davrandığı da olur. | TED | الإنقراض يمكن أن يأتى ببطء ، ولكن فى بعض الأحيان يأتى سريعاً. |
| Yine de yok oluş bir tesadüf değildi. Dinozorların kaderini belirlemede bir faktör diğerlerinden daha etkiliydi. | Open Subtitles | .و لكن الإنقراض لم يكن وليد الحظ أحد العوامل أكثر من غيرها حدَّد مصير الديناصورات |
| Yok oluş karşısında önemli bir şey gibi gelmeyebilir ta ki yok oluş gerçekleşene kadar. | Open Subtitles | هذا قد يبدو شيء صغير في وجه الإبادة حتى تحدث تلك الإبادة. |
| Dinozorlardan bile önce bir düzine kitlesel yok oluş yaşandı. | Open Subtitles | كان ومجنون. وكانت هناك العشرات من الأحداث على مستوى الإبادة الجماعية حتى قبل زوال من الديناصورات. |
| Bu mektup Teksas'ın var oluş sebebi! | Open Subtitles | انها الرسالة التي إلهمت (تكساس). |
| Çevre-dizge için böyle bir yok oluş felaket demektir. | Open Subtitles | إنه تأثير كوارثي على النظام البيئي، فلابد من مناقشة حول هذا النوع من الانقراض. |
| Şu anda gökada diskinin en yoğun kesiminde bulunuyoruz. Bir sonraki kitlesel yok oluş insanoğlunu da kapsayabilir. | Open Subtitles | نحن في أكثف جزء من القرص المجريّ الآن، وربما يشملنا الانقراض الكبير القادم. |
| Gezegen tarihinde beş büyük kitlesel yok oluş gerçekleşmiş. | Open Subtitles | كان هناك خمسة الانقراض الكبرى في تاريخ هذا الكوكب. |
| Sıra altıncı kitlesel yok oluş olayına geldiğinde sebebi tanımlamakta hiçbir sorun yaşamıyoruz. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر حدث الانقراض السادس، ليس لدينا مشكلة تحديد السبب. |
| Dört kitlesel yok oluş olayından kurtuldular. | Open Subtitles | هم على قيد الحياة في أربع مناسبات الشامل الانقراض. |
| Okul çocukları tüm dinozorların sonunu getiren yok oluş felaketini biliyorlar ama fosilbilimciler yani bu işlerin duayenleri Permiyen Yok Oluşu'na bakıyorlar. | Open Subtitles | أطفال المدارس يعرفون عن الانقراض الذي قتل كل الديناصورات الكبيرة، ولكن علماء الحفريات، وانت تعرف، وخبراء من هذا، |
| Ancak tek bir tür için yıkıcı sayılan bir yok oluş bir başkasının altın fırsatı olabilir. | Open Subtitles | لكن حدث الإنقراض المأساوي لفصائل هو فرصةً ذهبية لأُخرى. |
| Dünya tarihinde beş büyük yok oluş yaşanmıştır ve derhal, cesur şekilde harekete geçmezsek altıncı yok oluş bizimki olacaktır. | Open Subtitles | لقد كان هناك 5 انقراضات كبرى في تاريخ الأرض. ما لم نتّخذ إجراءات فّورية صارمة. الإنقراض السادس ستكون منطقتنا. |
| Yoksa karşılıklı yok oluş riskini alacaklar. İç gezegenler güneş sistemini paylaşırken Kuşak yalnızca davetiye mi alacak? | Open Subtitles | أو خطر الإبادة المتبادلة |
| Bu mektup Teksas'ın var oluş sebebi! | Open Subtitles | انها الرسالة التي إلهمت (تكساس). |