| Her hafta oraya gidiyor, sıraya giriyor, görüşmeler yapıyor ve iş aradığı ile ilgili bir sürü yalan uyduruyor. | Open Subtitles | هو يذهب إلى هناك كل إسبوع ينتظر في الطوابير ويجري المقابلات... ويختلق كل الأكاذيب... عن أنه يبحث عن وظائف |
| Her hafta oraya gidiyor, sıraya giriyor, görüşmeler yapıyor ve iş aradığı ile ilgili bir sürü yalan uyduruyor. | Open Subtitles | هو يذهب إلى هناك كل إسبوع ينتظر في الطوابير ويجري المقابلات... ويختلق كل الأكاذيب... عن أنه يبحث عن وظائف |
| - Biliyorum. - Ama çıktığım o deli de oraya gidiyor. Yeni bir yer bulmam gerekti. | Open Subtitles | ولكن هذا الزحف ذهبت في ذلك التاريخ مع يذهب هناك لذلك كان علي أن أجد واحدة جديدة. |
| Her gün okuldan sonra oraya gidiyor ve 18:00'de dükkan kapanana kadar kalıyor. | Open Subtitles | انه يذهب هناك كل يوم بعد المدرسة و هو لا يغادر حتى يغلق المتجر الساعة 6: 00 |
| Naomi'nin evine gitmeliyiz. Evine göz kulak olacağıma söz verdim, ve 200 kişi oraya gidiyor. | Open Subtitles | علينا الذهاب إلى منزل (نايومي) لأنني وعدتها بالإهتمام بمنزلها و هناك حوالي 200 مراهق متجه إلى هناك الآن |
| Yeğenim Akiva da oraya gidiyor. | Open Subtitles | أكيفا ابن أخي يدرس هناك. |
| Paloma anlaşmayı yapmak için oraya gidiyor olabilir mi? | Open Subtitles | إذن من المحتمل أن (بالوما) كانت تتجه إلى هناك لتعقد صفقة ؟ |
| Evet. Las Nieves'i biliyor, şu an oraya gidiyor. | Open Subtitles | انه يعرف بخصوص "لاس نيفيز" انه فى طريقه الى هناك الآن. |
| oraya gidiyor, en azından yoldadır. | Open Subtitles | أعتقد انه كان في طريقه إلى هناك |
| Ve dinle, Paige patronundan nefret ettiğini anlattığını söylemişti oraya gidiyor olabilir. | Open Subtitles | وقال بيج والاستماع، كانت صراخ عن كره رئيسها، حتى تتمكن من أن تكون في طريقها إلى هناك. |
| Düzenlemelerin yapılması gerek.. Kazançlar oradan oraya gidiyor. | Open Subtitles | حسنٌ، الترتيبات يجب أن تُعقد، المُمتلكات تنتقل من هُنا إلى هُناك. |
| Hemşirelere göre sürekli oraya gidiyor ve akşam yemeğini onunla yiyor. | Open Subtitles | يذهب إلى هناك ويأكل عشاءه هذا ما تقوله الممرّضات |
| Çünkü sürekli oraya gidiyor. | Open Subtitles | ...لأنني ...إنه يذهب إلى هناك دائماً |
| - Babam üç yıldır oraya gidiyor. | Open Subtitles | والدي يذهب إلى هناك لسنوات |
| Biliyorum çünkü bir dostum oraya gidiyor. | Open Subtitles | أعرف ذلك لأن أحد أصدقائي يذهب هناك |
| On numara bir restoran olduğu için herkes oraya gidiyor. | Open Subtitles | -كلا، كلا الجميع يذهب هناك لأنه مطعم جيد |
| Durgun Göl. JT oraya gidiyor şimdi. | Open Subtitles | بحيرة " بلاسيد" (جي تي) متجه إلى هناك |
| Stirling'in oğlu oraya gidiyor. | Open Subtitles | ابن (سيرلنغ) يدرس هناك |
| Paloma anlaşmayı yapmak için oraya gidiyor olabilir mi? | Open Subtitles | إذن من المحتمل أن (بالوما) كانت تتجه إلى هناك لتعقد صفقة ؟ |
| Şimdi oraya gidiyor. | Open Subtitles | الأن هو فى طريقه الى هناك |
| Öğrendi. Bir patlama daha olmuş. TC oraya gidiyor. | Open Subtitles | لقد حدث انفجار آخر في المصنع (تي سي) في طريقه إلى هناك |
| Ariel şu anda oraya gidiyor. Mary Margaret'a selamlarını iletmemi istemişti. | Open Subtitles | (آرييل) في طريقها إلى هناك الآن وأرادتني أنْ أبلّغ (ميري مارغريت) بوداعها |
| Sanırım Gwyneth Paltrow da oraya gidiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ (جوينيث بالترو) تذهب إلى هُناك. |