Beni kandırdı, bu işlerden çakmıyor sandım. Ama ondan iyi oynayıp kazanabilirim. | Open Subtitles | لقد خدعني، لم أكن متأكّداً من قدرته علي لعب البلياردو، يمكنني اللعب وهزيمته. |
Yalan söylediği için bir erkeği paylamak... sakat bir çocukla basketbol oynayıp üç sayılık atış yapmasını istemek gibidir. | Open Subtitles | مثلاً حينما تكشف كذبة رجل هو مثل لعب كرة السلة مع معاك وتسميته بالمصوب البارع |
Sen tek başına golf oynayıp iğrenç omleti yemeği tercih ediyorsun ben seks yapmayı tercih ediyorum. | Open Subtitles | تحب لعب الجولف بنفسك وتحصل على بيضك السيء بينما أنا أفضل الجنس |
Parktan koşarak geçerken milyonlarca insan frizbi oynayıp piknik yapıyordu. | Open Subtitles | ركضت بالمتنزه. كان هناك ناس يلعبون الفريسبي، سيكون عنده النزه. |
Gezegenin çekim kuvvetiyle oynayıp, ne kadar yaklaşabileceklerine bakarlardı. | Open Subtitles | يلعبون مع جاذبيه الكوكب ليروا إلى أى مدى يمكنهم الوصول |
Erkekleri birden öldürüp kadınları ise günlerce belki de aylarca bekletip onlarla oynayıp, işkence ettikten sonra en nihayetinde onları yedi. | Open Subtitles | عادة ما يقوم بقتل الذكور فوراً و كان يبقي الإناث أحياء لأيام , و أحياناً لأسابيع يتلاعب بهن, يقوم بتعذيبهن |
Bana karşı bahis oynayıp param yok diyorsun üstüne. | Open Subtitles | ورغم ذلك تراهن ضدي، دون امتلاك النقود للسداد |
Golf oynayıp oynamadığı kimin umurunda? | Open Subtitles | أوه، الذي الجحيم تَهتمُّ إذا يَلْعبُ غولفاً؟ |
Nerede basketbol oynayacağım, ya da oynayıp oynamayacağım... artık sadece benim verebileceğim bir karar değil. | Open Subtitles | هو هذا .. المكان الذي سـ العب به كرة السلة .. اذا كنت سـ استمر بـ لعب كرة السلة انه ليس قراري وحدي |
Bir oyun oynayıp, senin davranışların üstünde çalışacağız. | Open Subtitles | سنقوم باستخدام لعب الأدوار بخصوص سلوكك هذا، ما رأيك؟ |
Biz çelik çomak oynayıp horoz şeker yerdik. | Open Subtitles | كنـّا نفكر أكثر في لعب كرة المضرب ومحلات الحلوى |
İyi de hem futbol oynayıp, hem de model olamam. | Open Subtitles | .لكن. لا أستطيع لعب كرة القدم وأن أكون عارضة |
Demek istediğim, ben genelde kart oynayıp, restoranda Bang Bang ile bir şeyler içerdim. | Open Subtitles | حسناً , أعني , في العادة , كما تعلمين لعب الورق و الشُرب مع بانغ بانغ في مقطورة المأكولات الخفيفة |
Oliver'ın Luke'un evinde uyuyamamasının sebebi arkadaşlarını davet ediyor ve gece yarısından sonraya kadar arkadaşlarıyla kart oynayıp içki içiyor. | Open Subtitles | سبب عدم قدرة أوليفر النوم في بيت لوك هو أن لوك يدعو أصدقاءه للمكوث عنده لوقت متأخر من الليل يلعبون بأوراق اللعب ويخمرون |
Çocuklar kibritle oynayıp evi yakıp kül ettiler. | Open Subtitles | أطفال كانوا يلعبون بأعواد الثقاب فـأحرقوا البيت |
Dalga geçtiler, akıl oyunları oynayıp senin hakkında saçma şeyler düşünmemi sağladılar. | Open Subtitles | هم يلعبون بي بألعاب عقلية يجعلونني أصدق بأشياء عنكِ |
Ama gerçekten bilmek istediğim şey, yıldızlarla kimin oynayıp durduğu. | Open Subtitles | ...لكن ما أريد معرفته حقاً هو من يتلاعب بالنجوم؟ ... |
O işte senden çok daha iyi, hayatı boyunca oynayıp durmuş. | Open Subtitles | إنّه أفضل منكَ في ذلك بكثير، فقد لبث يتلاعب بالنّاس طوال حياته. |
Kadın tenisine kumar oynayıp bize 25.000 dolar borçlanmanın cezası bu olur. | Open Subtitles | وهذا ما تحصل عليه عندما تراهن على تنس السيدات والإدانة لنا بـ25 ألف دولار |
Hem poker oynayıp, hem de bir hayatımın olabileceğini anladığım gün iyi bir gündü. | Open Subtitles | هو كَانَ جيدَ عندما آي فَهمَ كَيفَ يَلْعبُ البوكر ولَهُ حياة أيضاً. |
Birkaç dakika benimle oynayıp sonra işe giderdi. | Open Subtitles | ليبقى بجانبي ونلعب لمدة أطول لكنه فقط كان يغادر للعمل |
Bu yüzden de diğer insanlar bilardo oynayıp etrafta takılırlarken ben boş zamanlarımı bir sandalyeye bağlı ve kafamda çöp tenekesiyle geçiriyorum. | Open Subtitles | ما يعني أنه, بينما يلعب الأشخاص الأخرين البلياردو و يمضون الوقت00 كنت أقضي أوقات فراغي مقيدا إلى كرسي وعلى رأسي سلة قمامة0 |