| Her 9 yıl 34 günde bir, içimden paylaşmak gelir. | Open Subtitles | كل تسع سنوات و 34 يوم أشعر أني أريد المشاركة |
| Eğer minnettar iseniz, yeterlilik duygusuyla hareket edersiniz, kıtlık duygusuyla değil, ve o zaman paylaşmak istersiniz. | TED | إن كنت شاكرا، ستعيش بمعنى الاكتفاء وليس بمعنى النقص و الحاجة. وستكون لديك الرغبة في المشاركة. |
| Son bir örnek ürün daha paylaşmak isteyen var mı? | Open Subtitles | هل لدي أي أحد نموذج أولي يرغب في مشاركته معنا؟ |
| Sam, bir kız evlat cinsel yaşamını babasıyla paylaşmak zorunda değildir. | Open Subtitles | سام , الابنة لا يجب عليها أن تشارك أباها حياتها الجنسية |
| Ama o zaman anladım, ana dilimiz olan o bağı paylaşmak istiyordunuz. | TED | ولكنني علمت حينها انكم اردتم ان نتشارك رابطة الحديث بلغتنا الام. |
| Eskiden mercimeği fırına verdiğin biriyle aynı iş yerini paylaşmak. | Open Subtitles | مشاركتك مكان العمل مع شخص ما كنت معتاد تفعلها معه |
| Yani bu zorluğu seninle paylaşıyorum ve zaferini de paylaşmak istiyorum. | Open Subtitles | والذي يعني أنني أشاركك هذا التحدي، وأود أن أشاركك إنتصارك أيضاً. |
| Boynunuzdaki şu yara izlerinin nasıl olduğunu bizimle paylaşmak ister misiniz? | Open Subtitles | ألديك مانع في مشاركتنا حول كيفيّة إصابتك بتلك الخدوش على رقبتك؟ |
| Yani, bizler maymunuz, ve paylaşmak ve işbirliği yapmak için doğduk. | TED | يعني، أننا قرود، ونحن نولد وننشأ للمشاركة والتعاون. |
| Yani sonuç olarak, yaptığımız şey bilgi fikrini, "bilgi güçtür" yerine "paylaşmak güçtür" ile değiştirmekti. | TED | وبالتالي، ما قمنا به كان أن غيرنا فكرتنا عن المعلومة، بدلا من شعار المعرفة قوة، إلى : المشاركة قوة. |
| Gazeteci olarak bize öğretilen her şeye ters düşecek bir şey yapmaya karar verdik: paylaşmak. | TED | لقد قررنا القيام بعمل شيء على النقيض تماماً لكل ما تعلّمناه كصحفيين: المشاركة. |
| Bizim yaptığımız şey, ''paylaşmak önemsemektir'' adlı bir yeni iş modeli yaratmaktı. | TED | ما فعلناه هو أننا أنشأنا نموذج عمل جديد أطلقنا عليه "المشاركة اهتمام." |
| Sizinle paylaşmak isteyeceğimiz bir şey yaptık, doğaçlamamızın kalbinde, İngiliz halkının sevdiği bir melodi var. | TED | قررنا أن الشيء الذي نود مشاركته معكم، من قلب ارتجالنا، هو لحن محبب للشعب البريطاني. |
| Yine de, bir istihbarat teşkilatıyla paylaşmak isteyeceğim birşeyim de yok. Özellikle de yabancı bir istihbarat teşkilatıyla. | TED | حتى الآن، وليس لدي أي شيء أود على وجه الخصوص ارغب في مشاركته مع وكالة الاستخبارات وخصوصا وكالة الاستخبارات الخارجية. |
| Evet, yaptım çünkü müziğe aşık oldum ve paylaşabildiğim kadar çok insanla paylaşmak istedim. | TED | حسنًا، فعلتها لأني وقعت في الحب مع الموسيقى وأردت مشاركته مع أكبر قدر ممكن من الناس. |
| İnsan olmak öğrenmek demektir. Bir medeniyetin parçası olmak da bilgiyi paylaşmak demektir. | TED | ولكي تصبح إنسانًا يعني أن تتعلّم. و لكي تكون جزءًا من الحضارة، يعني أن تشارك المعرفة. |
| Birbirimizle hikayelerimizi paylaşmak istedik. | TED | كنا نريد ان نتشارك قصصنا وخبراتنا مع بعضنا البعض. |
| Maceralarımızı paylaşmak ilginç bir deneyim. | Open Subtitles | أتعرف مشاركتك مغامراتك تجربة مثيرة بالفعل |
| Başka bir hikaye paylaşmak istiyorum. Hikaye, değerini belirtmeyi öğrenen ve kendi sesini bulan bir kadın hakkında. | TED | أودّ أن أشاركك قصة أخرى عن امرأة تعلّمت كيف تعبّرعن قيمتها ووجدت رؤيتها للتعبير عن نفسها. |
| Profesör, bugün bizlerle kendi sorularınızı paylaşmak için sarf ettiğiniz olağanüstü çaba için teşekkürler. | TED | بروفيسور، نحن حقا نشكرك على هذا الجهد غير العادي وعلى مشاركتنا أسئلتك المهمة اليوم. |
| Aramızdan ayrılan William Mulder'ın yasını tutmak, ...kaybımızın acısını paylaşmak için burada toplandık. | Open Subtitles | لذا نحن هنا لنقدم تعازينا لموت ويليام مولدر. للمشاركة في حزننا لخسارتكم. |
| Ama tuvaleti ucuz bir suşiciyle paylaşmak acaba müşterilerim gelir mi? | Open Subtitles | لكن مشاركة حمام مع محل السوشي الرخيص كهذا هل سيأتون زبائني؟ |
| Yine benimle paylaşmak istemediğin bir kaçamaktan mı geliyorsun? | Open Subtitles | هل عدتي من طيشك الذي ترفضي مشاركتي فيه ؟ |
| Ama sizinle deneyimlerimizi ve şimdiye kadar neler öğrendiğimizi paylaşmak istiyorum umarım bunun biraz da olsa bu tartışmaya katkısı olur. | TED | لذا أود أن أتشارك وإياكم تجربتنا وما تعلمناه حتى الآن ونأمل أن نساهم بجزء بسيط في هذه المحادثة |
| Artık paylaşmak istiyoruz. Bir sonraki adım bu. | TED | والآن نريد أن نشارك. تلك الخطوة التالية. |
| Aklıma gelen tek pratik çözüm, bu daireyi paylaşmak. | Open Subtitles | أعتقد أن الحل العملي الوحيد هو أن نتقاسم الشقة |
| Sizinle insanların davranış şekliyle ilgili iki ayrı görüş paylaşmak istiyorum. | TED | أريد أن أبدأ من خلال تبادل رؤيتين اثنتين مميزتين لكيفية تصرف الناس. |
| Çünkü sizinle bilgi paylaşmak benim için görev değil bir onurdur. | Open Subtitles | لانه شرف لي ! لا انه عملي انا اشارك معلوماتي معكم |