| Şu adamın da saçı var. Bana kel adam sözü vermiştin. | Open Subtitles | ذلك الرجل لديه شعر لقد وعدتني بوجود ناس صلع | 
| Kolye pazarlığı yeter. Parşömen sözü vermiştin. | Open Subtitles | كف عن هراء تلك القلادة فقد وعدتني باللفافة | 
| Hatırlıyor musun, ben bu işi aldığımda kazanmamız halinde bonus sözü vermiştin. | Open Subtitles | عندما قبلت هذه الوظيفة وعدتني بمكافأة الفوز | 
| Bana elması geri alma sözü vermiştin. | Open Subtitles | قطعت وعدًا بأنّي سأعيد الماسة. | 
| Öğle yemeğine su sözü vermiştin. Sözünü tutmadın. | Open Subtitles | كنت وعدتنا بالمياه مع وقت الغداء لكن ذلك لم يتحقق. | 
| Bana eğlence sözü vermiştin, ama bu kadarını beklemiyordum. | Open Subtitles | ... وعدتنى بالترفيه ولكننى لم اتمنى هذا ابداً | 
| Harvey bana SundayTimes kitap bölümünde bir inceleme sözü vermiştin. | Open Subtitles | ...لقد وعدتني بمقابلة في الصفحة الأولى من قسم الكتب ضمن مجلة الصاندي تايمز | 
| Bana akşam yemeği sözü vermiştin, Jake, ve ben seni bekledim. - Bak, İyi. | Open Subtitles | لقد وعدتني بالعشاء يا جاك وأنا أريد هذا | 
| Bana tek atma sözü vermiştin. | Open Subtitles | وأنتي وعدتني بأننا سنلتقط صوراً | 
| - Üç yatak odalı bir ev sözü vermiştin. | Open Subtitles | لقد وعدتني بمنزل من ثلاث غرف نوم | 
| Bir hafta önce beşyüz küp sözü vermiştin. | Open Subtitles | قد وعدتني بخمسمائة مكعب قبل أسبوع | 
| Bana hava desteği ve göz yaşartıcı gaz sözü vermiştin. | Open Subtitles | وعدتني بدعم جوي و غاز مسيل للدموع | 
| Aslında bana bir içki sözü vermiştin. | Open Subtitles | أعتقد أنك وعدتني بشراب، في الواقع | 
| Ama ben de öyleyim. Bana neşe sözü vermiştin. | Open Subtitles | و أنا أيضا،لقد وعدتني بالسعادة | 
| Bana bir hediye sözü vermiştin. | Open Subtitles | لقد وعدتني بهديه. | 
| Bana bir önsöz sözü vermiştin. | Open Subtitles | لقد وعدتني سابقاً | 
| Ne? Bana elması geri alma sözü vermiştin. | Open Subtitles | قطعت وعدًا بأنّي سأعيد الماسة. | 
| Bize barış sözü vermiştin ama savaşı tattık! | Open Subtitles | وعدتنا بالسلام، واعطيتنا الحرب | 
| Bize yaşama sözü vermiştin ama ölüm gördük! | Open Subtitles | وعدتنا بالحياة، واعطيتنا الموت | 
| Perry, başkasının mikrodalgada ısıtacağı bir yemek sözü vermiştin. | Open Subtitles | بيرى) لقد وعدتنى أننا سنتناول شئ خارج المنزل) | 
| Sıradaki. Bana bir iş sözü vermiştin, baba! | Open Subtitles | لقد وعدتنى بوظيفة يا أبى |