Yeni yok ediciler, sırtlanlar hala hızlanmaya devam ediyor. | TED | قطط الزباد. أنواع جديدة من الضباع و الضوارى أصبحت أسرع و ماتزال. |
sırtlanlar ve diğer karnivorlar devasa uzun boyunlu gergedanlar tarafından kovalanmadı. | TED | ليس الضباع ونوع آخر من الحيوانات آكلة اللحوم تم ملاحقتهم من قبل وحيد القرن طويل العنق العملاق. |
Bizim yerimizi alacak olanlar ise çakallar ve sırtlanlar. | Open Subtitles | وكل من يسعى إلى تغييرنا سيكون مثل الضباع |
sırtlanlar doyup dinlendikten sonra, sürünün kayıp üyesini bulana kadar izini sürerler. | Open Subtitles | بعد أن يأكل الضبع يستريح سوف يتعقبوا العضو صديقهم حتى يجدوه |
19. yüzyıla kadar Kuzey Rusya'da da sırtlanlar vardı. | Open Subtitles | كان لدينا ضباع في جنوب روسيا حتى أواخر القرن 19. |
Yine de bu trajedinin küllerinden yeni bir dönem başlayacak ve aslanlarla sırtlanlar bir araya gelip ihtişamlı bir gelecek yaratacak. | Open Subtitles | لكننا ننهض من جديد بعد هذه المأساة لنرحب ببزوغ عهد جديد يتآزر فيه الأسد مع الضباع |
sırtlanlar bir çok yavru çitayı öldürür... ve bir taneden fazlası anneyi saf dışı bırakıp yavruları yakalayabilir. | Open Subtitles | الضباع قتلت الفهد الصغير وأكثر من ضبع يمكنهم السيطرة على الأم و الأشبال |
Burası sırtlanlar gittiğinden beri daha da ürpertici olmuş. | Open Subtitles | هذا المكان مازال مخيف منذ أن هربت الضباع |
Biz burada konuşurken Aslan Kral yapımcılarının yapışık sırtlanlar aramadığı ne malum? | Open Subtitles | كيف نعرف منتجو الملك الأسد لا يبحثون عن بعض الضباع الملتصقة كما نتكلّم؟ |
Benekli sırtlanlar kötü şöhretli leş yiyicilerdir ve birlikte gezerler. | Open Subtitles | الضباع المرقطة هم آكلو جيف سيّئون، ويصلون بأعداد كبيرة |
Timsahlar, 2,000 pound'luk bir güç kullanarak ısırırlar. sırtlanlar 1,000, köpek balıkları ise 330. | Open Subtitles | عضات التماسيح مقياس قوتها ألفي رطل، الضباع ألف، وأسماك القرش 330 |
Tek o kurtulmuş,gece sırtlanlar gelip... ... saldırmışlar ve kuyruğunu yemişler. | Open Subtitles | بقي في الجوار, لكن حين جاءت الضباع ليلاً هاجموه وأصيب بجرح خطير في ذيله |
Yuvadaki sırtlanlar ve eski piyano sayesinde. | Open Subtitles | لا شيء سوى بيانو قديم مُحطم ووكر الضباع هذا. |
Bilirsin, genç sırtlanlar sürüdeki değerleri hakkında hep güvensizlik içindelerdir özellikle dişiler. | Open Subtitles | تعلمون , الضباع الشابة المراهقة دائما غير واثقة من مكانتها في جماعتها, خاصة الأناث. |
Kasaplar işlerine yaramayan kemikleri dışarıda bırakıyor ve bu sırtlanlar da bu kemikleri hallediyor. | Open Subtitles | يضع الجزّار العظام التي لا يحتاجها وتتعامل معها هذه الضباع |
Dişi filler ve dişi sırtlanlar penil klitorise sahip, buna büyüyüp dışarıya doğru sarkmış klitoral doku da diyebiliriz, daha çok penise benzer ve dış morfolojilerine bakarak bu hayvanlarda seksin çok zor olduğunu söyleyebiliriz. | TED | إناث الفيل و إناث الضباع لديها بظر قضيبي او نسيج بظري متضخم يتدلى خارجيًا تمامًا كما القضيب وفي الحقيقة يصعب جدًا تصنيف هذه الحيوانات جنسيًا بمجرد النظر إلى الشكل الخارجي |
Bence o sırtlanlar daha çok korktu. | Open Subtitles | أظن أن تلك الضباع كانت خائفة أكثر منك |
- sırtlanlar hemen zayıfları hedef alır. | Open Subtitles | لأن الضباع سريعة جداً في إفتراس الضعيف |
O bunu söylediğinde sırtlanlar gibi gülüyordun. | Open Subtitles | حقاً؟ لقد كنت تضحك مثل الضبع حينما قلت ذلك. |
Evet, bir kadının sırtlanlar gibi bağırdığını duydum. | Open Subtitles | 40 وبرودواي. - أسمع امرأة يصيح مثل الضبع. |
Ndutu aslanları bir antilobu bitirdiğinde sırtlanlar grup olarak geliyor ve onları korkutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | عندما تقضي أسود (اندوتو) على ثيتل تجتمع عشائر الضبع بالجوار محاولين إرهابهم |
Aslanlar, çakallar, sırtlanlar, sen. | Open Subtitles | أسود , أبناء آوى , ضباع , و أنت |