| Sigaranın oksijen yoksunluğu ve nefes darlığına yol açmasının sebeplerinden biri budur. | TED | وهذا أحد الأسباب التي تجعل التدخين يؤدي إلى نقص الأكسجين وضيق التنفس. |
| Çoğu zaman sinirlisinizdir Bence bu tartışmanın bu denli yüklü olmasının sebeplerinden biri her birimizin kalbinde yeri olmasi, doğru mu? | TED | ستصبح غاضبًا في أغلب الوقت، وأعتقد أحد الأسباب لكون هذا الخطاب مشحونًا هو دخوله للقلب مباشرة صحيح؟ |
| Çevresel seslerin Kuzey Denizi'nde bu denli düşük olmasının sebeplerinden biri de budur. | TED | هذه هي أحد الأسباب التي تجعل مستويات الضوضاء المحيطة بالمنطقة القطبية الشمالية منخفضة للغاية. |
| Sana aşık olmamın sebeplerinden biri de sonucu ne kadar ağır olursa olsun doğru olanı yapmayı seçiyorsun. | Open Subtitles | إحدى أسباب وقوعي في حبك هو أنك وددت دومًا فعل الصواب مهما كان الثمن، وحتى إن كان صعبًا لحد لا يُطاق. |
| Bu görevde olmamın sebeplerinden biri de onu günah keçisi olmaktan kurtarmaktır. | Open Subtitles | احد اسباب وجودي هنا هي حمايته بتعيني ككبش فداءٍ. |
| Geri döndüğüme bu kadar memnun olmamın başlıca sebeplerinden biri de o. | Open Subtitles | حسناً ، إنها احد الاسباب الكثير |
| Beni seviyor olma sebeplerinden biri konuşuyor olmam. | Open Subtitles | -God. وهي إحدى الأسباب لمثلي هو ما أقول بما فيه الكفاية! |
| İşte bu da, bir robot istilası yaşıyoruz dememin sebeplerinden biri. | TED | إن هذا هو أحد الأسباب الذي يدعو للقول بأن غزو الروبوتات يحدث حالياً. |
| Bazen izlediğimiz yol oldukça çekilmez olabiliyor fakat bu yolda ilerlemeye devam etmenin sebeplerinden biri de birlikte yürüyebileceğin biri bulmaktır. | Open Subtitles | الطريق طويلة و أحياناً عسيرة لكن أحد الأسباب التي تجعلنا ننجح بعبور ذلك الطريق هو وجود شخص يسير معنا |
| Yetişkinlerin bile terapiye gelmesinin sebeplerinden biri başkalarının olmasını istediği kişiyle aslında oldukları insanı birbirinden ayırmaktır. | Open Subtitles | أحد الأسباب التي تجعل حتى الراشدين يقصدون العلاج ليقوموا بفصل ذاتهم عن ما يريد منهم الأشخاص الآخرين أن يكونوا عليه |
| Evi terk etmemin sebeplerinden biri de budur. | Open Subtitles | و هذة أحد الأسباب التي غادرت دياري من أجلها |
| Sana aşık olmanın sebeplerinden biri de bu işte. | Open Subtitles | هذا أحد الأسباب العديدة التي أحبك من أجلها |
| Anlamıyor musun sana aşık olmamın sebeplerinden biri ailen hakkında bana anlattıklarındı. | Open Subtitles | ألم تعلم؟ أحد الأسباب التي جعلتني أقع بحبك هي طريقة حديثك عن عائلتك |
| Annenin gitmesinin sebeplerinden biri de bu olabilir. | Open Subtitles | و أعتقد أن هذا أحد الأسباب التي دفعت أمك للرحيل |
| Annemle yollarını ayırmalarının sebeplerinden biri de buydu. | Open Subtitles | كان هذا إحدى أسباب فصال أبي و أمي |
| Bu denli uzun ayrı kalmamın sebeplerinden biri de buydu. | Open Subtitles | إنها إحدى أسباب بقائى بعيداً مثلما فعلت |
| İkincisi, ben kendi harcımı ödüyorum ki geceleri meşgul olmamın ve burada çalışmamın sebeplerinden biri de bu. | Open Subtitles | و انا ادفع مصاريف دراستي بنفسي و ذلك احد اسباب عملى بتلك الوظيفة و لذلك انا مشغولة في المساء ... |
| Yani, sebeplerinden biri olması. | Open Subtitles | اعني احد الاسباب على اية حال |
| Hera'nın ondan nefret etmesinin sebeplerinden biri de onu öldürememesidir. | Open Subtitles | هذه هى إحدى الأسباب التى تكرهه (هيرا) من أجلها لأنها لا تستطيع قتله |
| Eminim onu bu kadar çok sevmenin sebeplerinden biri de odur. | Open Subtitles | وأوقن أن هذا أحد أسباب حبّك لها حبًّا جمًّا. |
| Neredeyse kazanmanın ustalığın doğasında olmasının sebeplerinden biri, uzmanlığımız ne kadar fazlaysa, bildiğimizi düşündüğümüz şeylerin hepsini bilmediğimizi daha net görebilmemizdir. | TED | إن جزءاً من السبب في أن النجاح الوشيك يكمن في ثنايا التفوق هو بسبب أننا كلما زادت براعتنا، زادت رؤيتنا وضوحاً لأننا لا نعلم كل شيء كنا نعتقد أننا نعلمه. |
| Bunu yapmasının sebeplerinden biri böcekleri korkutup kaçırmak veya otoburlara daha az çekici görünmek olabilir. | TED | قد يكون واحد من الأسباب أنها بهذا تخيف الحشرات، أو أنها تبدو أقل جاذبية للحيوانات العاشبة. |