| Kalp ve böbrek çocuk oyuncağı! Ben merkezi sinir sisteminden bahsediyorum! | Open Subtitles | القلوب والكلى ليست سوى ألعاب أنى أتحدّث عن النظام العصبي المركزي |
| Yükse dozlarda verilince polio virüsünü yok ettiği ve sinir hasarını düzelttiği görülmüş. | Open Subtitles | ثبت أن الجرعات العالية جداً تقضي على فيروس شلل الأطفال وتشفي الضرر العصبي |
| Ve insan vücudunun en pahalı dokularından ikisi sinir dokuları ve sindirim dokularıdır. | TED | واثنين من أغلى الأنسجة في الجسم البشري هي الأنسجة العصبية وانسجه الجهاز الهضمي. |
| Yani bu şekilde, sinir hücrelerinin normal olmayan faaliyetlerini önlüyoruz. | TED | إذا في هذه الحالة نحن نكبح نشاط الخلايا العصبية الشاذة |
| İntikam arayan sinir hastası bir Rus polisinin harika hikayesi. | Open Subtitles | و تدور قصته عن ضابط شرطة روسي منتقم سريع الغضب |
| sinir korteksini keser kurbanınızı anında felç eder ve o havasızlıktan boğularak ölür. | Open Subtitles | فهى تقطع قشرة العصب فى الحال و تشل الضحيه الموت بالخنق الطبيعى المتتابع |
| Eşek arıları avlarının sinir sistemini sokuyor ...ve onları felç ediyor ama etin taze kalması için avlarını öldürmüyorlar. | Open Subtitles | وهم أيضاً يقرصون كل جزء من جهاز الفريسة العصبي حتى يشلوها، بدل أن يقتلوها، لكي يحافظوا على اللحم طازجاً. |
| Bu reseptörler hem solunum, hem de merkezi sinir sistemi hücrelerinde bulunuyor. | Open Subtitles | تلك المُستقبلات تم إيجادها في خلايا كل من الجهاز التنفسي والجهاز العصبي |
| Sanırım sinir sisteminde, Ona; hala hayatta olduğunu düşündürtecek bir tetikleme yapabiliriz. | Open Subtitles | أعتقد أنه بوسعنا أن نخدع الجهاز العصبي ليحسب بأنه ما يزال حياً |
| Taramalara göre teknolojik aygıtları sinir sistemlerine karmaşık bir şekilde bağlanmış. | Open Subtitles | الماسحات تظهر بأن تقنيتهم صعبة بشكل غريب إلى نظامهم العصبي المركزي |
| sinir sisteminin darbe aldığını düşünüyoruz, bu kasların kilitlenmesine neden olmuş. | Open Subtitles | نحن نعتقد بأن جهازه العصبي قد اصيب, والذي تسبب بإنكماش عضلاته. |
| sinir hücreleri saniyede 200 defa 200 hertz'de sinyal transfer edebilir. | TED | فالخلية العصبية الحيوية، تنطلق، عند 200 هرتز، 200 ضعف في الثانية. |
| Komuta protokollerimi aşmaya yönelik her çaba sinir bağlarımı eritebilir. | Open Subtitles | محاولة تجاوز برمجتى الحالية قد تؤدى إلى انصهار شبكتى العصبية |
| Belki sinir yolları aşırı yüklendiğinde kullanılan bir geçici bellek deposu. | Open Subtitles | ربما الذاكرة المؤقتة المختزنة في حالة فرط التحميل على مسالكه العصبية. |
| Bebeğinizin beyni... ve sinir sistemiyle birlikte büyüyeceği için... tespit edilemez. | Open Subtitles | وتنمو بدماغ طفلك الرضيع ومراكزه العصبية انها غير قابلة للاكتشاف عمليا |
| Çocukken, küçük bir sinir krizinde kendi oyuncaklarımı bile kırardım. | Open Subtitles | حين كنت طفلاً، كنتُ أحطّم ألعابي حين تأتيني نوبات الغضب. |
| Bu sinir şans eseri vertebral arterin menenjeal dalının yanından geçiyor. | Open Subtitles | و هذا العصب تصادف أنه يجاور الفرع السحائي من شريان الشوكي |
| Fırında makarna yeterince peynirli olmadığı için Kenny sinir krizi geçirdi. | Open Subtitles | كينى جاتله نوبة غضب عشان المكرونة بالجبنة ماكانش فيها جبنة كفاية |
| Ve vücudumdaki her sinir ucunun bana gerçek dediği her şeyi inkar ettim. | Open Subtitles | و أنكرت بكل عصب ينتهى فى جسدى أى شىء أشك أنه حقيقى |
| Birisi nasıl böyle bir şey yapar, anlamıyorum. Çok sinir bozucu olmalı. | Open Subtitles | أجهل كيف يفعل أي أحد ذلك، لا بد أن ذلك مُجهد للأعصاب |
| Bağlar tamamen iyileşti, yine de, sinir ve doku hasarı var. | Open Subtitles | تماصلاحكل الأربطة, مع ذلك , هناك ضرر في الأنسجة و الاعصاب |
| sinir sistemim kortizol ve adrenalin gibi hormanlari kan dolasimima gonderiyor. | TED | يرسل جهازى العصبى تيارً من الهرمونات كالكُورْتِيزول والأَدرينالين فى مجرى الدم. |
| sinir uçlarındaki algılayıcılar mekanik, termal ve kimyasal tehditleri algılıyor. | TED | ترصد مستشعرات في نهايات عصبية متخصصة التهديدات الميكانيكية، والحرارية، والكيميائية. |
| Bunu duyunca sinir sistemine ne olacağı gibi mesela. | Open Subtitles | مثل ما يحدث لنظامكِ العصبيّ عندما تسمعين هذا |
| ama eğer ameliyatlık bir hastaysanız sinir hücrelerine dikkat edersiniz. | TED | ولكن إذا كنت مريضا تحت الجراحة, فالذي يهمك هو الأعصاب. |
| Fark ettin mi bimiyorumama benim sinir bozucu küçük bir hastalığım var. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ما إذا قد لاحظتي ولكن لدي هذا المرض المزعج |
| Kadın onu terkederse bundan dolayı kendini o kadar kötü hissedecektir ki... sinir krizi geçirip, kafayı üşütecektir. | Open Subtitles | إذا تركته ، فإنها ستشعر بالسوء حيال ذلك حتى أنها ستصاب بإنهيار عصبى و تصاب بالجنون |
| Çok sinir bozucu. Kadınlar neyin ters gittiğini tekrar tekrar düşünüyor ama erkekler "hay hay" deyip hayatlarına devam ediyor. | Open Subtitles | إن هذا مثير للغضب, يجلسون النساء ويهوسون عن الخطأ الذي جرى |