| Eğer Katmandu'dan mal sipariş edersen, bir kaç turisti de yanında getirirse şaşırma. | Open Subtitles | اذا طلبت طاقم من كتماندو لا تتعجب اذا التقطهم بعض السياح فى الطريق |
| Yıldönümü hediyeni sipariş verirken çok ilginç bir şey oldu. | Open Subtitles | لقد حدث أمر جنوني بينما كنت أطلب هدية ذكرى زواجنا |
| Paralı kanallardan film sipariş edersin. Bira alsan bile umurumda değil. | Open Subtitles | يمكنك أن تطلب قنوات خاصّة لا أكترث حتى إن اشتريت جعّة |
| Tayland yemeği sipariş etmemiz gerek çünkü çok açım ve buradaki yemekler felaket. | Open Subtitles | يجب أن نطلب طعام تايلندي أو ماشابه لأنني أتضور جوعاً والطعام هنا سيء |
| Çok iyi malzemeden yapılmıştı. sipariş üzerine, hafif acılı yasemin esansı konmuş gibiydi. | Open Subtitles | كانت شهية جداً ومصنعة حسب الطلب مرة قليلا مع القليل من شاي الياسمين |
| Kredi kartı ekstremde şirketinize ait bir ücret görünüyor ama siz her kimseniz sizden bir şey sipariş etmedim Northwest Teknik Tedarik. | Open Subtitles | أنا, لقد تم السحب من رصيدي من قِبل شرِكتكم. في فاتورة بطاقة الإئتمان ولكني لم أقم بطلب أي شيء من أياً كان. |
| Beş dakika önce sipariş ettiğim buzlu çaya ne oldu? | Open Subtitles | ما رأيك بالشاي المثلج الذي طلبته من 5 دقائق ؟ |
| Ton balığı bifteği sipariş etmedim, ton balığı filetosu sipariş ettim. | Open Subtitles | انا لم اطلب شريحة تونه مشوية ولكنى طلبت شريحة تونه فقط |
| Bir de şu 4. masadaki kadın o kazağı örmeden önce sipariş vermişti. | Open Subtitles | وهذة السيدة في الطاولة 4 طلبت قبل أن تخيط هذا القميص الذي ترتديه |
| Ben dua kitabı sipariş ettiğimde kopyasını çıkarmak yıllarca sürdü ve bana bir servete maloldu. | Open Subtitles | عندما طلبت كتاب صلاتي أَخذهم سنوات لنسخه |
| Otur, bir şeyler sipariş et, ben de bakayım onu bulabilecek miyim. | Open Subtitles | أختر كرسي و أطلب الطعام وسأرى إذا كنت أستطيع إحظارها إلى هنا |
| Bu yüzden, her sipariş verdiğinizde detayları sorun ve ne yediğinize ve size ne verildiğine değer verdiğinizi gösterin. | TED | لذا في كل مرة تطلب فيها أطلب الحصول على التفاصيل وأظهر أنك مهتم بحق بما تأكل وما يتم تقديمه لك |
| Posta attım ve 35 tabanca sipariş ettim ve de... | Open Subtitles | لكني بعثت برسالة بريدية ...أطلب فيها شراء 35 مسدسا و |
| O zamanlar iltifatlar eşliğinde romantik akşam yemeklerimizi yediğimizde yine bunu sipariş ederdin. | Open Subtitles | إذن لاحقاً أثناء توددنا، سيكون لدينا وجبات العشاء الرومانسية هذه، وأنت تطلب ذلك. |
| Bayan Glendenning bana memnun kalırsa daha fazla sipariş vereceğini söyledi. | Open Subtitles | سيدة جلادينينج قالت لي إذا اصبحت سعيدة بفستانها سوف تطلب الكثير |
| Tanrı aşkına artık karar verip bir şey sipariş edebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا من فضلكم، حبا بالله أن نطلب فقط شيئا الآن؟ |
| sipariş veriyorum ... iki makarna, biri sebzeli, biri tavuklu. | Open Subtitles | أين عملت؟ خذ الطلب, اثنين معكرونة واحد بالخضار والثاني بالدجاج |
| Bir restorana gitmeyi düşündüğümüzde, menüye bakarken, sizden menüdeki her şeyi sipariş etmeniz beklenir mi? | TED | حينما تفكر بالذهاب إلى مطعم عندما تنظر إلى قائمة الطعام، هل من المتوقع منك أن تقوم بطلب كل ما فيها؟ |
| Yanlışlıkla sipariş ettiğim tek şey konuklar. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي طلبته بالخطأ هو الضيوف. |
| Charlie iyi adamdır. sipariş teslim ederken istediği yere park etmesine izin veririz. | Open Subtitles | شارلي رجل طيب، نحن نعطيه راحة في مواقف السيارة المضاعف أثناء توصيل الطلبات |
| Evet, sipariş verdim ama kahrolası çiçekçi onları getirmedi! | Open Subtitles | أجل لقد طلبتها لكن صاحب الزهور اللعين لم يحضرها |
| Bir torun anneannesi için masayı hazırlayıp yemek sipariş edemez mi? | Open Subtitles | ألا يمكن للحفيد أن يطلب بعض الطعام لجدته وتجهيز الطاولة ؟ |
| Bütün Amerikalı kadınlar gibi tüm yapabileceğin, restoranlarda sipariş verip erkeklerin parasını harcamak. | Open Subtitles | أنت ككل النساء الأمريكيات كل ما يتقنونه هو طلبات المطاعم وصرف نقود الرجل |
| Menüdeki en pahalı yemeği sipariş etmelisin, ki buna değer biri olduğunu anlasın. | Open Subtitles | يجب عليكي أن تطلبي الأشياء الغالية في القائمة ذلك ليعلم أنك تستحقين العناء |
| Hey, Dil, ne istersin? Biz az önce sipariş verdik. | Open Subtitles | مرحبا يا رجل مالذي تريده لقد طلبنا كل شئ هنا |
| Pahalı, zor bulunan bir mal için sipariş aldı ve teslimatta parayı almayı umuyor. | Open Subtitles | لقد أخذ طلباً بمنتج غالى ونادر جداً وهو ينوى أن يكون جيد عن التسليم العرض والطلب |