"sis" - Translation from Turkish to Arabic

    • الدخان
        
    • ضباب
        
    • دخان
        
    • ميست
        
    • الضباب
        
    • دخانية
        
    • والضباب
        
    • سيس
        
    • ضباباً
        
    • الضبابي
        
    • ضبابي
        
    • السحب
        
    • ضبابٌ
        
    • الضبابية
        
    • ضبابية
        
    Yakında o güzel yeşil duman ciğerlerini, sis de beyinlerini dolduracak. Open Subtitles سرعان ما سيملأ ذلك الدخان الأخضر رئاتهم و يُغشي على عقولهم
    Akıntı çok güçlü geliyor. Doğu'dan bir sis yığını yaklaşıyor. Open Subtitles حالة البحر مضطربة بشدّة، مع ضباب كثيف قادم من الشّرق
    Otobanların akışını sis perdesi olarak kullanıp cesetleri km'lerce uzağa atarlar. Open Subtitles يستعملون تدفق الطربق السريع ،كشاشة دخان يلقون الجثث متباعدة مئات الأميال.
    Beraber takılmak iyi olur. Yer ve zaman söyle yeter. - Kızıl sis - Open Subtitles "حدّد الموعد، ويسعدني لقاؤك، (ريد ميست)."
    Bu otlar, her sabah bölgeye çöken yoğun sis bulut ile sulanırlar. TED تُروى هذه الأعشاب بواسطة الضباب الساحلي الكثيف التي تغطي المنطقة كل صباح.
    sis bombalarını üç farklı katta patlatıyor ki hedefinden dikkatleri uzaklaştırsın. Open Subtitles يشعل قنابل دخانية لثلاثة طوابق مختلفة كي لا يجذب إنتباه لهدفه
    35 senedir aynı yerde kalan bir sis yığını. İnanılmaz! Open Subtitles والضباب لا يتغير بعد مرور 35 عاما ، رائع.
    Dağın tepesinden sis dolu kanyona bakan ya da su yüzeyinin altındaki dumanın resimlerini attı. Yani, efsanevi şeylerdi. TED وأرسل لي صورًا من قمة جبل وينظر إلى أسفل الوادي المليء بالدخان، أو الدخان تحت سطح الماء، كما في الأشياء الأسطورية.
    Sesi birbirine sürekli çarpan okyanus dalgalarını andırıyordu, ve daha yaklaştıkça, ağaçlardan yükselen, sis, su buharı görmeye başladım. TED بدت كأمواج المحيط التي تتلاطم بإستمرار، وأصبحنا أكثر قرباً، ورأيت الدخان والبخار يخرجُ من خلال الأشجار.
    Üzerinde hoşumuza gitmeyen bir şeyler olduğu zaman varlığını fark ediyoruz, kötü bir koku ya da gözle görülen duman veya sis gibi. TED نحنُ نلاحظه في الغالب عندما يوجد هناك نوع من التداخل الحسي المزعج عليه، مثل رائحة فظيعة أو شيء مرئي مثل الدخان أو الضباب.
    Yaprakları, sis ve pus şeklinde gelen çözünmüş besinleri alabilecek şekilde adapte olmuştur. TED ولكن بدلا من ذلك, انها أوراقها التي يتم تكييفها لاعتراض المغذيات المذابة التي تأتي لهم في شكل ضباب.
    Çimenlerin üzerini kırmızı sis kapladı, ateşin alevleri gibi yükseldi. Open Subtitles ضباب أحمر انتشر فوق الحديقة كشعلة من النار
    En ufak sis belirtisinde hız kesmeliyiz. Open Subtitles ينبغي علينا أن نخفف السرعة لو كان هناك ضباب
    İmkânsız diye bir şey yok! sis bombalarını getirin. Open Subtitles لا شىء مستحيل، ايها الملازم ابحث عن قنبلة دخان
    Elinde hiç Cinco de Mayo kutlamalarından kalmış sis bombası var mı? Open Subtitles هل لديك قنابل دخان باقية من عيد الخامس من مايو
    Bana ilham veren sendin. Kıça-Tekme olmasaydı Kızıl sis de olmazdı. - Gerçekten. Open Subtitles أنت من ألهمني، بدون (كيك-آس)، لن يوجد (ريد ميست).
    - Dün sis varken. - Ve aynı şeyi söyledi? Open Subtitles ـ بالأمس وسط الضباب ـ و أسمعكِ نفس الكلام ؟
    Merc'teki adamım onu geçen hafta sis bombası alırken görmüş. Open Subtitles اتصالاتي في متجر الأسلحة رأته يشتري قنابل دخانية الأسبوع الماضي
    Kaynağı belirsiz bir sis bize yardım etti." Open Subtitles لقد كنا خائفين ونرتعش من البرد والضباب الذي حل بالمكان كله كما أرسلته السماء
    Ayrıca Lil sis kız arkadaşınla aynı hapishanede kalıyor. Open Subtitles إضافةإلى ذلك، (ليل سيس) في نفس وحدة صديقتك
    Sanki beynime zehirli bir sis yığını çöküyor ve beni felç ediyor gibi. Open Subtitles كأن هناك ضباباً سام كثيف يدور في عقلي و أنا أنشل عن الحركة
    Daimi bir sis bulutu arkasında saklanan, kimsenin görmediği ve kimsenin ayak basmadığı bir ada. Open Subtitles جزيرة، مخفية بالتجمع الضبابي. لم ترى مثلها عينا بشرية ولا سارت عليها أقداما بشرية من قبل
    Şaka etmiyorum. Gerçekten de garajımda bir sis düdüğü duruyor. Open Subtitles انا لا أمزح، لديّ بوق ضبابي فعلياً قابع في جراجي
    Sonra bir gürleme duyarsınız ufukta kanserli bir sis ve kara bulutlar toplanır. Open Subtitles وبعدها يتهدم كل شيء ثم تأتي السحب السوداء وكأنه السرطان , يأتي إلينا
    Dakikalar içinde sis çöküyor ve kendilerini buzların içinde kör gibi ilerlerken buluyorlar. Open Subtitles خلال دقائق غشّى الأرضَ ضبابٌ ووجدوا أنفسهم يتنقّلون على جليدٍ وعر دون هداية
    Bana arabayla çarptığınız o gece sis yürüyüşümde rekora gidiyordum. Open Subtitles إنني أسجل رقماً قياسياً في هذه النزهة الضبابية
    Burada, soğuk denizden gelen hava akıntısı, sıcak çöl havasıyla karşılaşınca büyük sis örtüleri oluşturuyor. Open Subtitles هنا, تيارات البحر الباردة تُبرِّد هواء الصحراء الحار وتُنتج أغطية ضبابية ضخمة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more