| Savaş gibi durumlar tescili arttırırken skandallar geri çevirmeleri tetikliyor. | TED | أحداث مثل الحروب في البداية تعزز الموافقة؛ الفضائح تتسبب في انخفاضات. |
| Sorgulamamıza, skandallar büyük şirketler üzerinde kamusal denetim eksikliğini geniş bir tartışmaya açmak üzereyken başlıyoruz. | Open Subtitles | أهكذا هذه القوة ليست عادية وتؤثر على حياتنا؟ نبدأ تحقيقنا بخصوص الفضائح التي تهدد بالاندلاع |
| Sümenaltı edilen skandallar Pire'ın araştırmalarıyla ortaya çıkarıldı. | Open Subtitles | الفضائح التي لم يعرفها أحد كُشفت عن طريق بحثنا الفريد من نوعه |
| Seçkin insanlar hakkında skandallar üretir, haberi köşe yazarlarına satarlar. | Open Subtitles | إنهم يُنقبون على فضائح مشاهير المجتمع ومنثميعملونعلى إشاعتهابينكُتاب الأعمدة. |
| skandallar düzenleyip bunlardan faydalanıyor gerekli olduğunda suikast yapıyor. | Open Subtitles | إنه يرتب فضائح يستغل الميولات يقوم بعمليا اغتيال عند الضرورة |
| Yine de çoğu tarikat üyesi, ister kendi kavrayışları aracılığıyla, ister aile ve arkadaş yardımıyla veya tarikatlar dış baskı veya skandallar sonucu yıkıldığında, bir kaçış yolu bulabiliyorlar. | TED | ومع ذلك، ينجح العديد من أعضاء الطوائف في إيجاد طريقة للخروج، سواء من خلال إدراكهم الخاص، بمساعدة العائلة والأصدقاء، أو حين تتداعى الطائفة بسبب ضغوط خارجية أو فضائح. |
| Ben de kendisine acısını paylaştığımı, ...ama bu tür skandallar yaratmamaları gerektiğini yazdım. | Open Subtitles | كتبت لها معبراً عن تعاطفي لحزنها متوسلاً إليها علي عدم تشجيع إثارة مثل هذه الفضائح |
| CNN, IBM, BBC, bakanlar, komiteler rüşvetler, şantaj, skandallar ve parlementoyu bilirmisin. | Open Subtitles | هناك سي إن إن ، آي بي إم ، بي بي سي الوزارات واللجان الرشاوى ، الابتزاز الفضائح والبرلمان |
| Burada, eğer doğru bağlantıların varsa en büyük skandallar bile... | Open Subtitles | هنا اذا كاان لديك العلاقات الجيده اكبر الفضائح والقضايا يمكن دفنها |
| Evet, duydum. skandallar, davalar. | Open Subtitles | أجل، لقد سمعت الفضائح والدعاوي القضائية |
| Son malî skandallar. | Open Subtitles | الفضائح المالية الاخيرة |
| skandallar yüzünden aramalarda hep ilk sırada. | Open Subtitles | تدخل الفضائح دوماً |
| Taze skandallar ortaya çıkar ve manşet olur. | Open Subtitles | ظهرت فضائح جديدة تصدرت عناوين الصحف. |
| Şimdi de E! TV'de Gizemler ve skandallar'a dönüyoruz. | Open Subtitles | و الآن نعود إلى أسرا و فضائح .. |
| Zorlamalar, kötü muameleler skandallar yok. | Open Subtitles | بدون تحرش،بدون سوء معاملة، بدون فضائح |
| Seni yaz skandallar hikayeleri için kullanıyor. | Open Subtitles | لذا هل كانت تمتعك بقصص فضائح الصيف ؟ |
| - Tanıtımlar, röportajlar, skandallar. | Open Subtitles | دعاية مقابلات فضائح |
| skandallar ve hayvanlar. | Open Subtitles | فضائح وحيوانات. |
| Thomas Jefferson'dan beri ne politik skandallar oldu. | Open Subtitles | كانت توجد فضائح سياسية منذ عهد (توماس جيفرسون) |