| İnandığım tek lanet bana hep bu tür soruların sorulmasıdır. | Open Subtitles | حسناً.. اللعنة الوحيدة التي أعلم بها هي تلقي أسئلة كهذه.. |
| Eğer soracak başka soruların varsa, şimdi tam zamanı olabilir. | Open Subtitles | إذا كانت لديك أي أسئلة تود إلقائها فحان وقتها الآن |
| Günümüzde, sırf önemli soruların neler olduğunu bulmak için lisans üstü eğitimde, doktora sonrası pozisyonlarda yıllarınızı geçirmek zorundasınız | TED | في هذه الأيام, عليك تمضية أعوام في الدراسات العليا ومناصب ما بعد الدكتوراه فقط لكي تعرف ماهي الأسئلة المهمة. |
| Aldığım cevapların yanlış olduğuna inanmamak mümkündü, soruların da yanlış olduğuna inanmak da. | TED | من الممكن أن الإجابات التي كانت لدى خاطئة، أن الأسئلة نفسها كانت خاطئة. |
| Eğer kesin cevaplar istiyorsan, soruların daha az şifreli olsun. | Open Subtitles | , إذا كنت تبحث عن إجابات محدده كن أقل إيجازاً فى أسئلتك |
| Onlar ilk öğrenim programını geliştirdiler fakat biz bu harika soruların izini kaybettik. | TED | لقد بنوا اول منهج تعليمي بهذه الاسئلة المليئة بالتأمل، |
| Ona göre zorlu soruların cevabını öğrenmek olgun medeniyet seviyesine erişmek için gerekliydi. | Open Subtitles | بالنسبه له، تَـعلُّم أن نسأل أسئلة صعبة كان شيئاً ضرورياً لتطوير الحضارة الناضجة |
| Çok sayıda insanın, apaçık soruların ve ölçülebilir cevapların olduğu anketlere alınması yerine araştırmacılar bireysel görüşmelerle, bazen küçük gruplarla, kişilerin daha açık tartışmalara dahil edildikleri mülakatlar yürüttüler. | TED | بدلا من أخد تصويت عدد كبير من الناس مع أسئلة واضحة وإجابات قابلة للقياس الكمي، أجرى الباحثان مقابلات شخصية، أحيانا في مجموعات صغيرة، مع إشراكهم في مناقشات أكثر انفتاحا. |
| Çoktan seçmeli soruların hepsini cevaplamanızı beklemiyoruz. | Open Subtitles | بدلا من المحو. من غير المرجح أن يتمكن الجميع من الاجابة على كل أسئلة الاختيار من متعدد |
| Vaughn'un ilgilendiği zekâ testi türündeki soruların kullanılıp kullanılmadığını görmek için 20 yıllık testlere baktım. | Open Subtitles | نظرت للأعلى عشرون سنة قياسية الإختبارات للرؤية إذا أيّ تلك أسئلة من نوع معامل الذّكاء فوجن مهتمّ في إستعمل أبدا. |
| Teşkilat'ın daha sonra göreve alabileceği çocukları belirlemek için belli soruların sorulduğu standart testler kullanılıyordu. | Open Subtitles | إستعمل إختبارات قياسية، يطلب من أسئلة معيّنة ميّز أطفال الوكالة يمكن أن يجنّد لاحقا. |
| Sadece varlığımız bile, memlekette oldukça zor soruların sorulmasına yol açıyor. | Open Subtitles | وجودنا و بقاؤنا يجبر على أن تتُطرح الأسئلة الصعبة في الوطن |
| O da sana sorduğum soruların aynısını sormuştu, değil mi? | Open Subtitles | هل هذا الشخص سألك نفس الأسئلة التي طرحتها عليك الآن؟ |
| Burada olmanın en ama en muhteşem yanı sizlerin soracağı soruların benim kendi kendime soracaklarımdan çok daha farklı olacaklarını bilmem. | TED | و الأمر الرائع في وجودي هنا هو انني أكيدة أن التساؤلات التي لديكم مختلفة تماماً عن الأسئلة التي استنبطتها بنفسي |
| Tüm soruların çok yakında cevaplanacak. | Open Subtitles | جميع أسئلتك سوف يتم الإجابة عليها قريباً |
| Dadılık yapmamla ilgili şu soruların siyasi kampanya içindi. | Open Subtitles | و أسئلتك حول كوني مربية تلك الاسئلة هي لهذه الحملة |
| Şekil değiştirenler hakkındaki tüm o soruların var ya hani nasıl şekil değiştirdiğimiz falan. | Open Subtitles | بخصوص الاجابة على كل أسئلتك بخصوص المتحولين و كيف نتحول |
| Ve bunu yapmak için de önce bu soruların cevapları olduğunu kabul etmemiz gerekir. | TED | ولكي نقوم بهذا علينا اولا الاعتراف بان لتلك الاسئلة أجوبة صحيحة وخاطئة |
| Bu soruların cevaplarını bulmak... için tarihe bakmamızı öneririm. | Open Subtitles | لمعرفه الاجابه علي هذه الاسئله .أقترح أن نرجع للتاريخ |
| Olayla ilgili yeni bilgilerim var... ama soruların cevap sayısından fazla oluşundan korkuyorum. | Open Subtitles | لديّ معلومات جديدة عن الحادث ولكن أخشي بأنه لدي تساؤلات أكثر مما لدي إجابات |
| Annemle tanışmak ve uzun zamandır merak ettiğim soruların cevaplarını almak için buraya Los Angeles'a gelmiştim. | Open Subtitles | لقد جئت هنا إلى لوس أنجلوس لأقابل أمي و أجد إجابات لأسئلة تساءلتها منذ أمدٍ بعيد |
| Bir an için soruların cevaba ihtiyacı yok gibi davranacağım. | Open Subtitles | لن أتظاهر للحظة بعدم وجود اسئلة بحاجة ليتم الإجابة عليها, |
| İçimden bir ses sende bütün bu soruların cevabı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أعزب أو متزوج؟ شيءٌ ما يخبرني أنك تعرفين إجابات هاذه الأسئله |
| Ve sorduğunuz soruların Bay Murnane ve müvekkilim arasında geçen kavgayla ne ilgisi olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | وانا لا اعلم ماصلة اسئلتك بالحادثة التي بين سيد مورنالي وعميلي |
| Bugünlük bu kadar filozofluk yeter. Başka soruların olursa, beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | على كل حال , لامزيد من الفلسفه اليوم ان كان لديك أسئله تعرف مكاني |
| Onun amacı soruların cevaplarını hesaplayan ciddi bir bilgi motoru olmaktır. | TED | هدفه هو أن يكون محرك بحث جدي يقوم بحساب إجابات للأسئلة. |
| Anna. Eminim, bize soracak bazı soruların vardır. | Open Subtitles | آنا، أَنا متأكّدُ هناك من المحتمل بَعْض الأسئلةِ التي أنت هَلْ عِنْدَكَ لنا؟ |
| Ve bugün benimle konuşmadığı soruların cevaplarını almaya çalışacağım. | Open Subtitles | وأحاول الحصول على أجوبه للأسئلة التي لايريد أجابتي عليها |
| Dolayısıyla amaç, sadece iki olasılığa götüren önceki soruların cevaplarını bulmak. | TED | هدفنا، الأن هو إيجاد الإجابة عن الأسئلة السابقة. التي تؤدي لاحتمالين فقط. |