| Belediye başkanınız olarak, çocuklarımızı ve sokaklarımızı suçlulardan uzak tutmayı görev belledim. | Open Subtitles | كعمدة ، اعتبر هذا واجبي إبقاء المجرمين بعيدين عن أطفالنا وعن شوارعنا |
| Sana mı yoksa maaşa bağladığın bu suçlulardan birine mi? | Open Subtitles | هل كنت أنت؟ أو ربما أحد المجرمين الذين توظفيهم هنا. |
| Öteki çeteler ve mafyalar gelip insanları diğer suçlulardan ve polisten korumayı öneriyorlar. | TED | وتنضم العصابات الأخرى، وتنضم تشكيلات المافيا، ويعرضون على السكان توفير الحماية من المجرمين الآخرين ومن الشرطة. |
| Evet, bu şehirde suçlulardan daha çok ünlülerin olması çok kötü. | Open Subtitles | أجل، هناك مشاهير سيئون جدًا أكثر من مجرمين في هذه المدينة. |
| Ama ben insanlardan olmayacak şeyler talep eden suçlulardan bahsediyorum. | Open Subtitles | لكنى أتحدث عن مجرمون يقومون بطلبات شنيعة على الناس |
| Kansas Şehri'nde birkaç gün geçirdim, suçlulardan uzak durmaya çalıştım. | Open Subtitles | قضيت عدّة أيام في كنتاكي تجنّباً لمواجهة المجرمين |
| O suçlulardan ikincisi geldi ve saldırdı. Ben yenildim. | Open Subtitles | الشخص الثاني من عصابة المجرمين أتى وهاجمني فهزمت |
| Ailenin yalanlardan ve suçlulardan oldugunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | كنت تفكرين بأن عائلتك مؤلفة من الكذابين و المجرمين |
| suçlulardan iğreniyordu ve bu suçluların topluma felaket getirdiğine inanıyordu. | Open Subtitles | إنها تكره المجرمين وأولئك الذين يجلبون سوء الحظ للمجتمع |
| D.A.B. yıllardır karşılaştığımız en karmaşık suçlulardan biri olan Mill Creek Katili üzerinde çalışmak istiyor. | Open Subtitles | قاتل جدول كريك هو شخص ترغب وحدة تحليل السلوك بدراسته كأحد اكثر المجرمين تعقيدا من الذين تعاملنا معهم منذ سنوات |
| suçlulardan iğreniyordu ve bu suçluların topluma felaket getirdiğine inanıyordu. | Open Subtitles | إنها تكره المجرمين وأولئك الذين يجلبون سوء الحظ للمجتمع |
| Hep demişimdir, "Polisler suçlulardan bin beterdir." | Open Subtitles | لطالما قلتُ أنّ الشرطة أكثر فساداً من المجرمين |
| Hep demişimdir, "Polisler suçlulardan bin beterdir." | Open Subtitles | لطالما قلتُ أنّ الشرطة أكثر فساداً من المجرمين |
| Doğu sahilindeki en meşhur suçlulardan biri. | Open Subtitles | واحد من أكثر المجرمين خبثا في الساحل الشرقي. |
| Limanlar yüksek derecede güvenlikli bölgelerdir. suçlulardan arınmıştır. | Open Subtitles | الارصفة هى منطقة امنه جدا خاليه من المجرمين الخطريين |
| Dünyayı suçlulardan arındırarak topluma yararlı olduklarına inanırlar. | Open Subtitles | إنهم يعتقدون بأنهم يفعلون ماهو بصالح المجتمع بتخليص العالم من المجرمين |
| Bu şehri gerçek suçlulardan korumak için mücadele edeceğiz. | Open Subtitles | حسناً، سنركّز فقط على حماية هذه المدينة من المجرمين الحقيقيين |
| Benim iki adamımı öldüren suçlulardan bahsediyoruz | Open Subtitles | نحن نَتعاملُ مع مجرمين الذين قَتلَوا إثنان مِنْ رجالِي |
| Üçkağıtçı oyunlarını suçlulardan çalıyorum diyerek savunuyorsun. | Open Subtitles | تحاولان تبرير عمليات الإحتيال التي تنفذانها بإقناع نفسيكما بإنكما تسرقان من مجرمين |
| Cahil suçlulardan başka bir şey değilsiniz. | Open Subtitles | كلا أنتم مجرد فلاحون أنتم مجرمون |
| Ben suçlulardan sipariş almam, onları tutuklarım. | Open Subtitles | انا لا اخذ الطلبات من المجرمون انا اعتقلهم |
| Kanatlı suçlulardan bahsediyorduk. Sizin görüşünüz nedir? | Open Subtitles | كنا نتناقش حول الحراس المجنحين ما رأيك؟ |