| Gizli sunucuların odasının tam üstündeki ofisi temizliyormuş. | Open Subtitles | إنّه ينظف في المكتب مباشرة فوق غرفة الخوادم المأمنة |
| Sadece gemi batmasın diye uğraşırken bile sunucuların bana olan masrafını düşünebiliyor musun sen? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتخيل تكلفة هذه الخوادم للحفاظ فقط على استمرارية السفينة؟ |
| Bu uyarı lambası, sunucuların aşırı ısınması anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا ضوء التحذير يعني, أن حرارة الخوادم مرتفعة |
| Haber sunucuların ve göğüslerin TV'de gözüktüğünden daha küçük olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لطالما وجدت أن المذيعين الجدد والثُّدي أصغر دائما ممّا يظهرون عليه في التلفاز |
| Herkes sunucuların kelimeleri insanların agzına koyduklarını bilir.. | Open Subtitles | الكل يعلم ان المذيعين يضعون الكلمات في فمكِ |
| Fiziki sunucuların bakım ve onarımı için endişelenmeleri gerekmiyor. | TED | فهي تخلّصهم من عناء صيانةِ الخوادم. |
| sunucuların çökmesi hepinizi çok yordu, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كم كان من المُحبط توقّف الخوادم. |
| - Tamam Walter, yaprak sunucuların oradayım. | Open Subtitles | حسناً يا (والتر)، أنا عند الخوادم المقطعيّة. |