| İki hafta önce Coalman için bir takım elbise bakıyordum. | Open Subtitles | حدث و أني كنت أبحث عن بدلة للفحّام قبل أسبوعين |
| Düşündük de, ona bir takım elbise bulsak fena olmayacaktı. | Open Subtitles | اتفقنا على أنه سيكون من السلوك البارع أن يرتدي بدلة |
| takım elbise! Az ve öz konuş. | Open Subtitles | بذلة عمل رسمية و تحدث بأقل ما يمكن من الكلمات |
| Aramızda bir şey olursa, bu takım elbise yüzünden olur. | Open Subtitles | إن حدث بيننـا شيء، سأعـتقد أنه بسبب البدلة. إذاً، اخلعهـا. |
| Eşofman giymiyordu, ince çizgili bir takım elbise giyiyordu. | TED | ولم يكن يلبس هذه السراويل الرياضية القطنية، كان يلبس حلة مقلمة. |
| Ben ise ısmarlama bir italyan takım elbise satın almıştım. | Open Subtitles | أما بالنسبة لي، فقد اشتريت حلّة إيطاليّة مصنوعة حسب الطلب |
| Sizin gibi gençler takım elbise giyip kravat takıp bir iş sahibi oluyor. | Open Subtitles | يرتدى الشباب أمثالك بدله و رابطة عنق و يحصلون على وظيفه |
| Mahkeme tebliğ memuruyum. O yüzden takım elbise giymek zorundayım. | Open Subtitles | أنا أوصل الدعاوى القضائية للناس ولذلك يجب أن أرتدي بدلة |
| Yani, sen istiyorsun , Bir takım elbise ve kravat koymak | Open Subtitles | اعني , هل تريد ان توضع في بدلة و ربطة عُنق |
| Çünkü orada ucuz bir takım elbise, ince bıyıkları ile bana bakıyordu. | TED | لأنه كان واقفا في بدلة رخيصة ، وشارب رفيع ، يحدق في وجهي. |
| takım elbise için Parkins'in ölçülerini aldı. | Open Subtitles | أخذ قياس باركينز لخياطة بدلة له سيد ترافيرز ؟ |
| Ben Bay Pauling. Bu öğleden sonra takım elbise için ölçü vermem mümkün mü? | Open Subtitles | هل من الممكن ان تأخذ مقاساتى لعمل بدلة هذه الظهيرة ؟ |
| Lanet, duş yapmak, yeni takım elbise almak ve mahkemeye gitmek için 30 dakika var. | Open Subtitles | أمامي 30 دقيقة فقط لإغتسل وأشتري بذلة جديدة وأصل إلى دار العدل |
| Bir mahsuru yoksa takım elbise için ölçünüzü almak istiyorum. | Open Subtitles | لو ليست لديك مشكلة أودك أن أقيس قماشاً لك من أجل بذلة |
| On saat takım elbise içinde, berbat bir ofiste arabada çakılı kalıp kendimi eve attıktan sonra o yağın yapıldığı etin alındığı paranın kazanıldığı işe gitmek için turnikelerde gereken bozuk paraları canımın istediği yere koyarım, ne dediğini umursamam! | Open Subtitles | اين كانت كلمة الشكر خاصتي ؟ هل اقتحمت المكان؟ لقد قمت بجر نفسي للمنزل كل يوم بعد عشر ساعات داخل بذلة |
| Altın saat, İtalyan takım elbise. Pardon, İtalyan görünümlü Tayvan takım. | Open Subtitles | ساعة اليد الذهبية، البدلة الإيطالية متأسف، البدلة التايوانية التي تبدو كالإيطالية |
| - Gerçek Siletsky de Londra'dan geldi. takım elbise Londra'dan alınmış. | Open Subtitles | سيلتسكي الحقيقي قد جاء من لندن و بالتالي فان البدلة قد تم شراءها من لندن |
| Eski bir masa örtüsü veya eski bir takım elbise veya kullanmadığın gümüş? | Open Subtitles | مفرش مائدة قديم ، حلة قديمة أو بعض من الفضة المصبوبة |
| Ben de bu koca oğlana yeni bir takım elbise aldıramadım. | Open Subtitles | لا استطيع حِمل هذا الضخم على شراء حلّة جديدة. |
| Burada lastik patlıyor ve üzerimde takım elbise var. | Open Subtitles | انا بالخارج هنا مع اطار وارتدى بدله مزعجه |
| Evsiz insanlar takım elbise giyen insanlarla aynı ortamda olabilir dedik. | TED | وقلنا، أن الأشخاص المشردين بإمكانهم أن يكونوا في نفس مكان الأشخاص الذين يرتدون البدلات. |
| Uçak da tıpkı araba, ve üstümdeki takım elbise gibi kiralıktı. | Open Subtitles | الطائرة كانت مؤجرة مثل السيارة وحتى البذلة التى كنت اقف بها |
| Bütün hayatım, bankada biraz para dolabımda birkaç takım elbise ve bir sürü tek gecelik ilişkiden ibaret. | Open Subtitles | حياتي كلها مال في البنك .. بعض البدل في الخزانة و علاقات لليلة واحده |
| Eğer birkaç yeni takım elbise alırsa birkaç yeni numara öğrenirse bu işi kıvırır. | Open Subtitles | نعم كيفين سيكون على ما يرام إذا أشترى بضعة بذلات جديدة وإذا تعلم بضعة خدع جديدة |
| Evet ama sen hepsinin takım elbise giydiğini söyledin | Open Subtitles | نعم، و لكنك قلت انهم كلهم كانوا يرتدون بدل و ربطات عنق |
| Bu çocuk diğer insanların bedenlerini... nasıl giyebileceğini biliyor, aynı insanların takım elbise giymesi gibi. | Open Subtitles | ذلك الولد يعرف كيفية الارتداء ارتدى أجسام الناس الآخرين إنه يلبس حُلة مثل الناس |
| Jimmy Stewar'vari bir takım elbise giymeyi düşünüyordum ama... | Open Subtitles | أنا كان يفكر في ارتداء الرجعية جيمي ستيوارت دعوى سقو، |
| Yani böyle aristokrat, bilirsiniz işte takım elbise içinde bir adam! | Open Subtitles | أعني ، هنا النوع الاعتيادي الذي يرتدي البذلات |
| Birkaç yıldır giyip dolandığın o fiyakalı takım elbise içi boş bir üniforma gibi. | Open Subtitles | تلك البزة الفاخرة التي كنت ترتديها وتتجول بها قبل سنتين كما لو أنّها بزة الإعدام. |