| Yaptığım tek iş şarkı söylemekti. | Open Subtitles | الوظيفة الوحيدة التي عملت بها كانت الغناء |
| Katoliklerin bulabileceği tek iş buydu ve sen o zaman da mücadele etmedin. | Open Subtitles | لقد كانت هذه هي الوظيفة الوحيدة المتوفرة للكاثوليك ولم تناضل لتغيير ذلك |
| Bu onun alabilir tek iş o Ordu bombalanmış sonra. | Open Subtitles | انه العمل الوحيد الذي حصلت عليه بعد استبعدت من الجيش |
| Ve biliyorum ki bulabileceğin tek iş. Her hangi bir sorun yok. | Open Subtitles | وأعرف أنه العمل الوحيد الذى توافر لك لا خطب فى ذلك |
| Hayır, bulabildiğim tek iş buydu. | Open Subtitles | لا لقد كان عملي الوحيد |
| Ama bugüne dek sahip olduğum tek iş bu ve bu işte de iyiyim, en azından iyiydim. | Open Subtitles | هو الشغلُ الوحيدُ الذى امتلكه وانا جيد فى هذا |
| Jim, yapman gereken tek iş var onu da güç bela yapıyorsun. | Open Subtitles | - لديك وظيفة واحدة لتفعلها يا جيم و أنت تفعلها متناسياً |
| Yapacağın tek iş masanın arkasına geçmek orada çalgı çalmak ve her geçen dakika yanındaki adamları gözetleyip tedirgin olacaksın. | Open Subtitles | عندما يكون عملك الوحيد هو التخفي تحت الطاولة أو حفلة عمل حيث تقلق كلّ دقيقة بشأن الرجل الذي تتعرق بجانبه |
| "Her gün yanılabileceğim ama kovulmayacağım tek iş bu." dedi. | Open Subtitles | لانها الوظيفه الوحيده التى يُمكن أن أخطأ بها يومياً ولن اُطرد من العمل. |
| Katoliklerin bulabileceği tek iş buydu ve sen o zaman da mücadele etmedin. | Open Subtitles | لقد كانت هذه هي الوظيفة الوحيدة المتوفرة للكاثوليك ولم تناضل لتغيير ذلك |
| Burada bulabileceğin tek iş, bir tabutta, üstündeki papatyaları koklamak olur! | Open Subtitles | الوظيفة الوحيدة التي قد تصلح لها هنا هي الموت |
| Burada bulabileceğin tek iş, bir tabutta, üstündeki papatyaları koklamak olur! | Open Subtitles | الوظيفة الوحيدة التي قد تصلح لها هنا هي الموت |
| Seçeneğim yoktu. Bulabildiğim tek iş oydu. | Open Subtitles | لا يوجد لدي خيارات انها الوظيفة الوحيدة التي لدي |
| Aptal posta ofisi. Kasabadaki tek iş değil. | Open Subtitles | مكتب البريد اللعين، ليس هو العمل الوحيد فى البلدة |
| Sadece elmacılık işinde olduğunu söyle çünkü yapmak istediğin tek iş bu. | Open Subtitles | فقط قول أنت في مجال عمل التفاح لأن هذا العمل الوحيد الذي تريد أن تكون بة |
| O zavallıların bulabileceği tek iş bu. | Open Subtitles | هذا هو العمل الوحيد الذى يحصل عليه أمثاله |
| 4400 merkezi kapandıktan sonra, girebildiğim tek iş buradaki çocuk gelişim kliniğinde gönüllü olmaktı. | Open Subtitles | بعد اغلاق مركز ال 4400 العمل الوحيد الذى استطيع ان احصل عليه هو العمل التطوعى فى عياده تنميه الطفل هنا |
| Ama bugüne dek sahip olduğum tek iş bu ve bu işte de iyiyim, en azından iyiydim. | Open Subtitles | هو الشغلُ الوحيدُ الذى امتلكه وانا جيد فى هذا |
| Çıkarma ekibin sadece bir iş için oradadır, sadece tek iş için-- o da hedefi yakalamaktır, bu da seni sonuçta yalnız bırakır. | Open Subtitles | فريق الاستخراج الخاص بك هو هناك للقيام بعملهم واحد وظيفة واحدة فقط للقبض على الهدف " وهو بالواقع يتركك لوحدك |