"uçuyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • يطير
        
    • تطير
        
    • طار
        
    • طائراً
        
    • رحلتها
        
    İnsana benziyordu ama her tarafı gümüşle kaplıydı ve sörf tahtasına benzer bir şeyin üzerinde uçuyordu. Open Subtitles إنه يبدو و كأنه رجل لكنه مغطى بالكامل بالفضة و يطير على شيء يشبه يشبه لوح تزلج من نوع ما
    Maalesef, ayın olmadığı bir gecede uçuyordu, ...hava da çok bulutlu olduğu için, hiç yıldız yoktu... Open Subtitles للأسف، كان يطير بها في ليلة لا قمر فيها و لأن الجو كان غائما، لم يكن هناك أي نجوم
    Düz uçuyormuş gibi rol yapsa da aslında kasıtlı olarak teğet açıdan uçuyordu. Open Subtitles فقد كان يتظاهر بأنه يطير بشكل مستوٍ لكن في الواقع كان هو يطير تحت ظل الزاوية
    Ama onu son gördüğümde peşinde bir korumayla eve uçuyordu. Open Subtitles و لكنى أقسم أنها كانت تطير عائد للبيت, مُحاطة بالحراس.
    Ve renkler, birçok canlı renk etrafımda benimle beraber uçuyordu. Open Subtitles ،... وألوان الكثير من الألوان اللامعة التى كانت تطير حولى
    Onu aşağıya atmak zorunda kaldım. — Bir melek gibi uçuyordu. Open Subtitles اضطررت أن أرميه خارجاً لقد طار مثل الملائكة
    Çıplak bir adam uçuyordu. Ne manzaraydı. Open Subtitles ،رجل عاري طائراً يا له من مشهد
    Uzay gemisinin bir parçasını gördüm ve yerkürenin üzerinde uçuyordu. Open Subtitles أرى جزء من المركبة و تصفر في طريق رحلتها
    Bir çalı bülbülüydü ve su üstünde çok alçaktan uçuyordu. Open Subtitles كان من الطيور المغرده " " و كان يطير على إرتفاع منخفض جدا من سطح الماء
    Hatırlıyorum uçağın kanopisi açık vaziyetteydi ve çok alçaktan uçuyordu. Open Subtitles و كان الطيار قد ازاح للخلف غطاء كابينه الطائره الزجاجى و كان يطير على إرتفاع منخفض لدرجة أننى مازالت أتـذكـر مـلامـحـه حـتـى الأن
    Elverişsiz havada uçuyordu ve yönünü kaybetmişti. Open Subtitles وكان يطير بأقل معدل طقس وفقد وجهته
    Stuart sadece evin içinde uçuyordu. Open Subtitles لا شيء مجرد أن ستيوارت يطير في البيتِ..
    İnsana benziyordu ama her tarafı gümüşle kaplıydı ve sörf tahtasına benzer bir şeyin üzerinde uçuyordu. Open Subtitles بدا مثل رجل، لكنه مغطى بالكامل بالفضة وهو يطير على، مثل... شيء مثل لوح تزلج... أعرف أن هذا يبدو جنوناً
    Öncelikle, arkadaşın Skye uçağı terk etti ve sorgulamaya hiç ulaşmadı arkasından Vanchat az kalsın sorgulama odasından uçuyordu. Open Subtitles أولاً، لقد غادرت صديقتك (سكاي) الطائرة ولم تعد إلى الإستجواب حتى الآن ثم كاد (فانتشات) يطير خارج غرفة الإستجواب
    Çavus, bana niye inanmiyorsun? Gerçekten uçuyordu. Open Subtitles أنت لا تصدقني أقسم بأنه يطير
    Yırtıcı bir kuş yukarılarda çember çizerek uçuyordu. Open Subtitles الطيور الجارحة كانت تطير في الأعلى في دوائر
    - Peki ya sınır devriyesi? Takip etmeleri için uçak çok alçaktan uçuyordu. Open Subtitles الطائرة كانت تطير بشكل منخفض للغاية من أجل تعقب أثرهم
    Rüzgar, yağmur, şimşek! Kuşlar uçuyordu! Hem de fırtınada! Open Subtitles الرياح والمطر والبرق، والطيور كانت تطير أثناء العاصفة
    Rüzgar, yağmur, şimşek! Kuşlar uçuyordu! Hem de fırtınada! Open Subtitles ،الرياح والمطر والبرق والطيور كانت تطير أثناء العاصفة
    Yeşil bir bayrağı çekiyor ve alçaktan uçuyordu. Open Subtitles أياً كان تسحب لافته خضراء, تطير على أرتفاع منخفض
    Sabahın erken saatlerinde bir kuş onların gezindiği yerde uçuyordu. Open Subtitles في وقت سابق من هذا الصّباح طار طائر في المنطقة فى المكان الذى حلقت فيه الأنوار أمس
    "Anne, bir kuş vardı... uçuyordu... sürekli şakıyordu... omzuma kondu, 1 saat orada kaldı, küçücük bir kuştu!" Open Subtitles طير صغير .. طار وغنى هبط على كتفي وجلس هنا لساعة
    Geçen hafta ofisimde genetiği ile oynanmış bir koala uçuyordu. Open Subtitles الأسبوع الماضي ، كان لدي (هذا (الكوالا المعدّل جينياً طائراً داخل مكتبي
    Uzay gemisinin bir parçasını gördüm ve yerkürenin üzerinde uçuyordu. Open Subtitles أرى جزء من المركبة و تصفر في طريق رحلتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more