| ufak tefek aile sorunlarım var. Ciddi bir şey değil. | Open Subtitles | عِنْدي بَعْض المشاكل العائلية البسيطة لا شئ خطير |
| Bazı ufak tefek şeyleri garajına koyabilir miyim? | Open Subtitles | أيمكنني تخزين بعض الأشياء البسيطة في جراجك؟ |
| Hayattaki ufak tefek şeyleri kutlayacağımızı düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت بأننا سنحتفل بالاشياء البسيطة في الحياة. |
| Curtis, alanın kapatıldığını az önce doğruladı ve rehinelerde sadece ufak tefek yaralar olduğunu bildiriyorlar. | Open Subtitles | كيرتس أكّد للتو أنّ المنطقة تم إحتوائها و هم يبلغون عن إصابات طفيفة فقط بين الرهائن |
| Evet, ufak tefek bereleri de var sağ elinin boğumlarında. | Open Subtitles | أجل هناك كدمة طفيفة على مفاصيل يده اليمنى |
| ufak tefek bir eleman için oldukça hızlı ve bu test için sınırlandırılmış halidir. | TED | هذا سريع جدا مقارنة بروبوت صغير الحجم. وهو فقط محدود بسبب إعدادات الاختبار. |
| Ve şimdi babam ona kiralık mülkleriyle ilgili... ufak tefek, tuhaf işler veriyor. | Open Subtitles | والآن يَرْميه نفاياتَ، الأعمال الصغيرة المختلفة، إدارة أبّ ' s ملكيات أجرةِ : |
| Yapması gereken ufak tefek işleri olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قالت أن عليها القيام ببعض المهمات |
| Bana ufak tefek pansumanlar yapmayı öğretti. | Open Subtitles | لا، أمي كانت ممرضة وعلمتني كيفية علاج الجروح البسيطة |
| ufak tefek her şeyi tamir ederim. | Open Subtitles | فأنا هنا أصلح كل الاشياء البسيطة، والصيانات البسيطة |
| Yeşil olanlar ufak tefek yaralar için, sarı olanlar daha ciddi yaralar için ama hayatî tehlikesi olanlar değil. | Open Subtitles | أخضر هو للأصابات البسيطة أصفر للأصابات الاكثر خطورة لكنها لا تشكل خطرا فوريا على الحياه |
| Ama her defasında durup, böyle ufak tefek şeylerle uğraşmak, daha önemli sorunlarla ilgilenmemi engelliyor. | Open Subtitles | لكن لكي أظطر كل مرة أن أتوقف ...وأقوم بهذه الأمور البسيطة يحول فعلا ودن قيامي بالأمور الأكثر إستعجالا |
| Ama her defasında durup, böyle ufak tefek şeylerle uğraşmak, daha önemli sorunlarla ilgilenmemi engelliyor. | Open Subtitles | لكن لكي أظطر كل مرة أن أتوقف ...وأقوم بهذه الأمور البسيطة يحول فعلا ودن قيامي بالأمور الأكثر إستعجالا |
| Bende herkese göre ufak tefek işler vardır. | Open Subtitles | لدي العديد من المهام البسيطة للجميع |
| ufak tefek suç ihlalleri var ama buna bağlı bir şey yok. | Open Subtitles | بعض المخالفات البسيطة لكن لا شيء مميز |
| Buradaki hemşire her zaman ufak tefek yaralanmaları tedavi eder ama ciddi yaralanan kimse olmadı. | Open Subtitles | الممرضة تعالج الناس طوال الوقت لاصابات طفيفة ولكن لا احد يتأذى بجد |
| Her bir şişede DNA'sında ufak tefek mutasyonlar geçiren bakteri hücreleri yeni nesiller oluşturdu. | Open Subtitles | تتناسخ خلايا البكتيريا في كل وعاء مُمَرِّرةً طفراتٍ عشوائية طفيفة |
| Sivil hayat, efendim. ufak tefek aksilikler işte. | Open Subtitles | إنها الحياة المدنية ، ولكنها نكسة طفيفة |
| ufak tefek yaraları var. Ama Horst ve soyguncular yok. | Open Subtitles | تم إنقاذ 6 رهائن، جروح طفيفة |
| Çocukları hedef aldığı için kendisi de ufak tefek olabilir. | Open Subtitles | لأن القاتل يستهدف الاطفال قد يكون صغير الحجم |
| İstisnai bir canlılığı olan zeki bir siması ve hemen fark edilebilen bir mahzunluğu olan giyimi kuşamı yerinde, ufak tefek, yaşlıca bir adamdı. | Open Subtitles | رجل صغير الحجم ومُسن ويرتدي ملابس أنيقة، ولديه حيوية استثنائية على وجهه الذكي، وفي نفس الوقت يتنفس هواء الحزن. |
| Kalan günlerde de ufak tefek işleri hallediyoruz. | Open Subtitles | ونقوم ببعض الأعمال الصغيرة معاً في الأيام الأخرى |
| Bunun dışında da ufak tefek işleri hallettim. | Open Subtitles | حسنا،فيما عدا ذلك قمت ببعض المهمات |