"umuyorlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • يأملون
        
    • يتمنون
        
    • يتوقعون
        
    • آملين
        
    • ويأملون
        
    • يأمل
        
    Bu reaksiyonun olmasını umuyorlar çünkü bunun, tekrar sağlıklı olmaya giden o dönemeçli yolun bir parçası olduğunu biliyorlar. TED يأملون أن يحدث رد الفعل هذا لأنهم يعلمون إنه جزء من الإلتواء وتحول المسار عودة إلى الصحة.
    - Elimizdeki her şeyi onlara fırlatalım. - Bunu yapacağımızı umuyorlar. Open Subtitles ونهجم بكل شىء نملكه - إنهم يأملون أن تفعل ذلك -
    Chandling'in arabasını bulduklarında bir ipucu yakalamayı umuyorlar. Open Subtitles انهم يأملون ان يحققوا تقدم عندما يجدون سيارة شاندلنج
    Çünkü avukatları bunu bildiğimizi bilmiyor, ve buradan bir şeyler alarak gitmeyi umuyorlar. Open Subtitles لأن محاميهم لا يعرفون اننا نعرف هذا و يتمنون لو يتوه شيئا ما
    Ama en önemlisi onyıllardır ilk defa ülkelerinin meselelerinde izleyici değil, etkin katılımcı olmayı umuyorlar. TED لكن الأهم من كل ذلك، لأول مرة منذ عقود يتوقعون أن يكونوا مشاركين نشيطين وليس متفرجين، في شؤون البلد.
    Tırmanmak için iyi bir hava değil, bu yüzden dağcılar bekleyip rüzgarın dinmesini umuyorlar. TED ولم يكن الطقس مناسباً للتسلق لذا إنتظر المتسلقون آملين أن تتوقف الرياح عن الهبوب
    Tekliflerinin azlığı için özür diliyorlar ve kabul etmeni umuyorlar...50.000 dolar mı? Open Subtitles يعتذرون علي العرض التافه ويأملون أنك تقبل 50.000 دولار ؟
    Bazılarımız eğer Ataların şehrinden geliyorsanız umuyorlar ki... Open Subtitles بعضنا كانوا يأملون ، أيضا ، إذا كنت قد جئت من مدينة الأجداد
    Benim hatırım için, senin olmadığını umuyorlar belki. Open Subtitles الآن، ربما في عقلهم الباطن أنهم يأملون أنه لست أنت لإرضائي
    Çoğunlukla esnaflar, ödeme yapılmasını umuyorlar. Open Subtitles تجار ، على الأغلب ، يأملون بأن يدفع لهم شيء.
    Aşırı dozda uyuşturucu almış bir iki rock yıldızının fotoğrafını çekmeyi umuyorlar. Open Subtitles يأملون بالحصول على صورة لنجم روك ميت بجرعة زائدة
    Gözleri kalan kurbanlarla eşleştirmeyi umuyorlar. Open Subtitles إنهم يأملون أن يطابقوا العيون مع بقية الضحايا
    Doğru zamanda doğru yerde olabilmek için yerel bir balıkçının tecrübelerinden yararlanmayı umuyorlar. Open Subtitles يأملون استخدام خبرة صيّاد محلّي ليضعهم في المكان والوقت المناسبين.
    Bize şimdi saldırıyorlar... çünkü bizim bir hata yapmamızı umuyorlar. Open Subtitles أنهم يهاجموننا الآن لأنهم يأملون في ان نرتكب اخطاء
    Devasah meyve yarasalarını tuzağa düşürmeyi umuyorlar. Fakat dev bir yarasayı yakalamak dev bir tuzak gerektirir. Open Subtitles .يأملون في صيد خفافيش الفاكهة العِملاقة ولكن للامساك بخُفاش ٍ عِملاق .هم بِحاجة الى شبكة عِملاقة
    Su geçirmez ışıklar ve hızlı çekim kameraları kullanarak tuhaf su altı buz oluşumlarını görüntülemeyi umuyorlar. Open Subtitles مستخدمين إضاءات ضد الماء ،وآلات تصوير بالعرض البطىء يأملون أن يلتقطوا نمو التشكلات الجليدية الغريبة التحمائية
    İnsanlar toplasın diye, çekici gösteriyorsunuz, ...içinden güzel bir şey çıkmasını umuyorlar. Open Subtitles جعلتهم جذابين لذا البشر سَيَجمعونهم يتمنون إيجاد شيء جميل في الداخل
    Sana sevgilerini yolladılar ve tez zamanda aramıza dönmeni umuyorlar. Open Subtitles يتمنون أنك تعود في القريب العاجل
    Küçük, ufacık kara delikler yaratmayı umuyorlar. TED إنهم يتوقعون إنتاج ثقوب سوداء ضئيلة الحجم جدا.
    Sonunda utanç ve ayıpla teslim bayrağını çekmemizi umuyorlar. Open Subtitles إنهم يتوقعون في النهاية أن ينزلوا العَلَم في خزي و عار
    V'lerin tedavi edebildiği 65 hastalık için insanlar merkezlere gidip kendi mucizelerini umuyorlar. Open Subtitles من المرضى المصابين بأحد ال65 مرضا التى يمكن للزوار علاجها يزدحمون بكثافة على تلك المراكز آملين فى حدوث معجزة
    - Dava mahkemeye taşınmadan önce ölmemi umuyorlar. Open Subtitles آملين ان اموت قبل ان تصل القضية للمحكمة بالضبط
    Zamana karşı yarıştıklarını biliyorlar ve onların bulamadığı bir şeyler bulmamızı umuyorlar. Open Subtitles يدركون أن الوقت يداهمهم ويأملون أن نجد شيئاً أغفلوه
    Belli ki bu ülkelerdeki milletvekilleri tutuklanma korkusunun insanların seks satmalarını engelleyeceğini umuyorlar. TED عل ما يبدو، يأمل المشرعون في هذه البلدان أن الخوف من أن الاعتقال سوف يمنع الناس من الإتجار بالجنس.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more