| Sahibi gibi misafirliğini fazla uzatmış eski usul bir çiftlik. | Open Subtitles | مزرعة من الطراز القديم , كصاحبُها بات غير مرحّب بوجودها |
| Sana eski usul bir Amerikan bekârlığa veda partisi düzenledik. | Open Subtitles | كلنا نقيم لك حفلة خطوبة جيدة من الطراز الامريكي القديم |
| Bir sorun olursa devreye girip eski usul açarım onu. | Open Subtitles | إذا عانت من مشاكل، سأدخل إلى هناك وأفتحه بالطريقة القديمة. |
| Merdivenlerden usul usul yanaşıp ödünü patlatacağız. | Open Subtitles | نحن سَنَزْحفُ حول السلالم ونخيفه بالطريقة القديمة |
| usul usul, bir rüzgar esiyor usul usul, deva dağıtıyor | Open Subtitles | ببطء ونعومة كما يهب النسيم ببطء ونعومة كما يعاجنا الدواء |
| usul, bunlar bizim en iyi 15 savaşçımız. | Open Subtitles | يوزال هناك 15 من افضل محاربينا |
| İşte buna eski usul kavga denir. | Open Subtitles | هذا ما يطلق عليه مشاجرة من الطراز القديم |
| Eski usul bir aile toplantısında gibiyiz değil mi? | Open Subtitles | أجل هاي, إنا في تجمع عائلي قديم الطراز هنا , اليس كذلك؟ |
| Seninle iyi ve eski usul bir içki alemine dalalım mı? | Open Subtitles | ما رأيك أن نصول ونجول على غرار الطراز القديم؟ |
| Bir tane eski usul alayım. Eski usul yapmayı bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف، سآخذ شرابا قديم الطراز لا اعرف كيف اصنع هذا |
| Çok basit... Eski usul, lise önünde erketeye yatmak. | Open Subtitles | بالعودة الى المدرسة الثانوية والقيام بمراقبة جيدة من الطراز القديم |
| Bizi eski usul uzaylı otopsisi ile bilgi almaya zorladın. | Open Subtitles | إذا كنا نريد المعلومات علينا تشريح الفضائي بالطريقة القديمة |
| Bu donutlar eski usul yapıldılar yani hamurları Batista öncesi tarlalardan alınan Küba şekeri ile tatlandırıldı, ardından üç farklı hayvanın donyağında kızartıldılar ki o hayvanların ikisinin nesli tükenmekte. | Open Subtitles | هذه الدونات تم صنعها بالطريقة القديمة مغطسة بأحلى السكر الكوبي المستخلص من مزارع باتسيتا ومن ثم تم قليها |
| Eski usul yani. Tek şansımız var, o yüzden her şeyi hesaba katalım. | Open Subtitles | أعتقد أننا سنعمل بالطريقة القديمة لدينا فرصة واحدة لإنجاح ذلك |
| Suri'nin aşkının ancak usul usul onu sarabileceğini kabullenmeli. | Open Subtitles | وعليها أن تفهم حب سوري ببطء ونعومة |
| usul usul, dualar kabul olunuyor | Open Subtitles | ببطء ونعومة كما يجاب الدعاء |
| usul, Tanrı'nın bile göremeyeceği bir şekilde solucan işareti var. | Open Subtitles | يوزال لدينا واحده لم نرى مثلها من قبل |
| usul artık değiştirici modüllere ihtiyaç duymayacak. | Open Subtitles | يوزال لم يعد بحاجه للطرق الغريبه |
| Ve bu usul, şimdi suçlamaya yanıtlanmasını gerektirir. Bunu iyice anladınız mı? | Open Subtitles | وتلك الإجراءات في الوقت الحالي أن يكون هناك ترتيب، هل كل شيء واضح؟ |
| Görünüşe göre bunu eski usul yapmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | أظنّنا سنضطرّ لفعلها بالأسلوب القديم، ارفع ذراعيك. |
| Yol belli. Eğ başını usul usul yürü şimdi. | Open Subtitles | يجب ان أتعايش مع حبها لـ زاغور |
| usul usul söylüyor bir iktara | Open Subtitles | "كعزف الأوتار " |
| Eski usul. | Open Subtitles | أسلوب المدرسةِ القديمِ. |
| Ne derler? "Eski usul"lerle halledelim. | Open Subtitles | بما يُسمى الطريقة التقليدية القديمة |
| Tohumları hançerimle ezeyim. Eski usul yapıyoruz bu işi. | Open Subtitles | سأستخدم خنجري لسحق البذور و سنفعل ذلك بالطريقة التقليديّة |
| usul usul | Open Subtitles | ببطء ببطء ببطء |