| Bundan sonra vaktimin çoğunu ders çalışarak geçirmem gerekiyor. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا، وسأقضي معظم وقتي في الدراسة. |
| Evet, bir son sınıf ekonomi öğrencisi olarak vaktimin çoğunu burada geçiriyorum. | Open Subtitles | إذن، بصفتي رائد في علم الإقتصاد هذا المكان الذي أقضي فيه غالبية وقتي |
| vaktimin geri kalanını, tur rehberliği ve yemek servisi yaparak ve kampus postasını dağıtarak geçiriyorum. | Open Subtitles | أنا اقضي بقية وقتي في إعطاء جولات توجيهية و العمل بتقديم الخدمات الغذائية و توصيل بريد الجامعة |
| vaktimin çoğunu bilgi akımını düzenlemekle geçiriyorum. | Open Subtitles | أنا أقضي معظم وقتي الآن في تنسيق تدفق المعلومات. |
| Yılın bu zamanlarında vaktimin çoğunu kazarak geçiriyorum. | Open Subtitles | أقضي معظم وقتي في مثل هذا الوقت من السنة في صيانتها وحفرها. |
| vaktimin büyük bir kısmını işimin işgal ettiğini düşünüyor. | Open Subtitles | لازالت تعتقد أن عملي يأخذ الكثير من وقتي |
| Evet, bölge savcısının bu işi halletmemi istediğini anladım ama ona vaktimin değerli olduğunu ve vaktim için yakınlarda bir ödeme yapmadığını hatırlat. | Open Subtitles | نعم ، أفهم أنّ المدّعي العام يودّ أن يعتني به ولكن لو ذكّرته بأنّ وقتي قيّم وهو لم يشترِ أي شيء في الآونة الأخيرة |
| - Senin gibi pasif kalmıyorum. - Çünkü yeni mevkiim vaktimin çoğunu alıyor. | Open Subtitles | هذا لأنّ منصبي الجديد يأخذ الكثير من وقتي |
| vaktimin çoğunu park cezalarından ve telekızlara sert davranmaktan yırtsın diye postunu kodesten uzak tutmakla geçirdim. | Open Subtitles | قضيت معظم وقتي أنظم تذاكر مواقف سياراته وإبعاده عن السجن فيما يمارس العنف مع فتيات الجنس الهاتفي |
| vaktimin çoğu orada geçiyor. | Open Subtitles | انها طريقة للعيش خارج نطاق العقل التي حيث اقضي معظم وقتي بها |
| Dış dünyaya kendimi kapattığımdan beridir vaktimin çoğunu burada yalnız başıma geçirdim. | Open Subtitles | منذ أن انسحبت من عالم الأعمال, أقضي معظم وقتي وحدي, هنا. |
| Eminim, iyi bir çözme yeteneğim var ama ben vaktimin çoğunu canavarları korumaya... | Open Subtitles | اعني , أَنا متأكّدُة, ,عِنْدي حلول بمعدلات جيدة لكنني أقضي أغلب وقتي بحماية الوحوش |
| Sebebi ne olursa olsun, neden vaktimin çoğunu bunlarla harcadığımı asla sana söyleyemem. | Open Subtitles | انظر، لأي سبب من الأسباب، وأنا متأكد من ذلك لا يمكننى أن أقول لك لماذا أقضي معظم وقتي معهم، |
| Önceki mercan kayalığı hakkındaki birkaç slayttan anlamış olabilirsiniz, vaktimin çoğunu insan-mikrop etkileşimi hakkında, özellikle de mercan kayalıkları hakkında düşünerek geçiren bir araştırmacıyım. | TED | الآن، كما رأينا في الشرائح القليلة السابقة كما اقترحت الشعب المرجانية، أنا بدون شك أُنفق الكثير من وقتي كباحثة أفكر في التفاعلات بين الإنسان والميكروب، خصوصاً على الشعاب المرجانية. |
| Eskiden engelli hakları avukatıydım ve vaktimin önemli bir kısmını intibakın sağlanmasıyla ilgili kanunun uygulanmasına ayırdım. | TED | كنت أعمل كمحامية لحقوق الأشخاص ذوي الإعاقة، وقضيت معظم وقتي على التركيز على تطبيق القوانين، والتأكد من التطبيق الكامل لها. |
| vaktimin her saati bu ajansın büyümesine harcanmalı. | Open Subtitles | كل ساعة تمر من وقتي يتم إحتسابها |
| Birden belirdi ve daha vaktimin gelmediğini söyledi. | Open Subtitles | هو كل شئ لكنه نزل واخبرنا انه ليس وقتي |
| Lois, artık Müslüman oldum, o yüzden artık vaktimin büyük kısmını boş kafelerde, sekiz inçlik siyah beyaz televizyonlarda futbol izleyerek geçireceğim. | Open Subtitles | , حسنا , لويس , انا حدث أن أكون مسلم الآن الذي يعني بأنني سأكون أقضي الكثير من وقتي في مقاهي الفارغة غالبا , أشاهد الكرة |
| Nitekim vaktimin çoğunu burada geçireceğim. | Open Subtitles | حيث أتوقع قضاء معظم وقتي في المستشفى. |
| Biliyor musun vaktimin çoğunu sabıkalıların yanında geçiriyorum. | Open Subtitles | أتعلم لقد قضيت معظم وقتي برفقة المجرمين |