| varlığın bilinmeden L'i görebilmenin bir yolunu bulmak için biraz zaman geçireceğiz. | Open Subtitles | كلا.. الأجدر أن تفكري بحذر بطريقة تجعلكِ ترين وجه إل دون أن يكتشف وجودك |
| Senin önemsiz varlığın bile kaosa neden oluyor, İntikamcı. | Open Subtitles | حتى وجودك بدون سبب ادي الي فوضي , ايها المنتقم |
| Ama Amazon'daki karanlık varlığın... .. omuzuma değen soğuk bir el kadar gerçek biçimde... .. bir anda üzerime gelmesini hiç beklemiyordum. | Open Subtitles | ولكنلمأكنأتوقع . أن الوجود المظلم من منطقة الأمازون . سيلحقني فوراً إلى هنا . حقيقي مثل اليد الباردة على كتفي |
| Sanki korkunç bir varlığın, ...kötü bakışlı küçük bir hayvancığın dışarıya zıplamasını bekliyoruz. | Open Subtitles | كما لو أننا ننتظر فقط كائن مخيف غريب صغير وذو مظهر شيطاني يقفز خارج البنت |
| Şeytan olarak bilinen varlığın kişiliğine büründüğünü biliyoruz. | Open Subtitles | أتعرفون أن سوكار ينتحل شخصية الكيان المعروفة بالشيطان؟ |
| Her ne kadar varlığın bazı objelerin kanla büyümesine neden olsa da bazen anevrizmalar havalarında olmazlar. | Open Subtitles | كما ان حضورك قد يسبب الاشياء لتمتلئ بالدم احيانا امهات الدم لا تكون بالمزاج المناسب |
| Ama senin buradaki varlığın hepimizi tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | ولكن وجودك هنا يعرضنا جميعاً إلى الخطر .. |
| Senden çok şey istediğimizi biliyoruz fakat varlığın bizi rahatlatıyor. | Open Subtitles | نطلب الكثير منكَ فى هذا، لكن وجودك راحة كبيره. |
| Vücudunun neler yaptığını hâlâ görebilecek ve duyabileceksin ama varlığın bir yolcu mahiyetinde olacak. | Open Subtitles | سيكونبمقدوركالسماعوالإبصار حين يكون جسدك ملكك، لكن وجودك سيكون ككونك محض مسافر |
| Diğer bir değişle senin varlığın terörizm veya savaşla aynı kefede. | Open Subtitles | بالاحرى٬ إن وجودك هو كأفتاعل عملٍ إرهابي أو حربًا |
| Komitedeki varlığın bayağı bir dikkat dağıtıcı ve rol çalıcı. | Open Subtitles | وجودك في اللجنة سيكون عالي ... إلهاء ، مشهد جانبي |
| Mide bulandırıcı varlığın asla daha iyi olmayacak. | Open Subtitles | أنتِ لم تكوني بخير مطلقًا في وجودك المقرف بأكمله. |
| Ölüm korkusu olmadan, varlığın amacını öğrenebilirdim. | Open Subtitles | بدون خوف الموت يمكنني أن أعرف حقيقة الوجود |
| İlk aşamada, varlığın kendi absürttür, kısaca temel sacmalık yada anlamsızlık. | Open Subtitles | الوجود لاعقلانيُ إبتداءً. بمعنى آخر، هو ضروريُ للتناقض. |
| Günün bu saatinde, sık sık görünmez bir varlığın adımı söylediğini duyuyorum. | Open Subtitles | وغالبًا يحدث ذلك خلال هذا الوقت من اليوم، أسمع صوت ينادي اسمي بواسطة كائن غير مرئي. |
| Biz de bu uzaylı varlığın durumunda kim bilir kaç kez bulunduk. | Open Subtitles | لقد كنا فى نفس الموقف هذا كهذا الكيان الاجنبي لا اعرف كم مرة |
| Burada yaşıyorum ve umarım buradaki varlığın babandan özür dileyip düşmanlığınızı geride bırakmanız anlamına geliyordur. | Open Subtitles | انا اعيش هنا ، واتمني ان يكون حضورك اليوم يعني انك سوف تقوم بالاعتذار لابيك وتضع هذا العداء خلف ظهرك |
| Tüm hasta çocuklar gibi varlığın buna bağlı. | Open Subtitles | مثل جميع الأطفال المرضى، لأن وجودكم يعتمد على الشفقة |
| Şimdi, böyle bir varlığın olduğunu hayâl edin insan duygularıyla dolu olduğunu. | Open Subtitles | لذا الآن تخيلوا هكذا كيان مع مدى كامل من العاطفة البشرية. |
| varlığın onları rahatsız ediyor. | Open Subtitles | حضوركَ يُزعجُهم. |
| Sonraki grubun %3,9'u var, 11,3 ve en zengin grup varlığın %84-85'ine sahip. | TED | والمجموعة التالية تأخذ 3.9 ثم 11.3 والمجموعة الأغنى تأخذ 84-85 % من الثروة. |
| varlığın buradaki bazı şeylerin cidden kötü gittiğini anlamama yetti. | Open Subtitles | أنا أحسب أن كنت أنت هنا يعني أن كل شيء يسير جدياً على نحو سيء. |
| Bence, davranışların tamamen uygunsuz ve bu okuldaki varlığın da rezil bir şaka. | Open Subtitles | أظن أن تصرفك غير مهذب أبداً ووجودك هنا في المدرسه تحريفيّ بالكامل |