| Bir zamanlar, çocukları telef eden berbat bir hastalık varmış. | TED | في يوم من الأيام, كان هناك مرض مفزع يهدد الأطفال |
| Neden bana kafamda bir delik varmış gibi bakıyorsun ? | Open Subtitles | لماذا تحملق فىّ كما لو كان هناك خطأ ما ؟ |
| Ve bak burada ne varmış. Kara borsa bir kıyafete benziyor. | Open Subtitles | و إنظروا ما لدينا هنا، تبدو أنها ملابس من السوق السوداء |
| "Sayın bay Striker, duyduğuma göre sizde gereğinden fazla at varmış." | Open Subtitles | عزيزي السيد سترايكر : لقد سمعت بأن لديك الكثير من الخيول |
| Dedi ki, onun çalıştığı kişilerin, Benim için planları varmış. | Open Subtitles | القليل قال بأن الجماعة الذين يعمل عندهم لديهم خطط لي |
| O zaman, eve, içeriye gelmemi söyledi... onarılacak bir kapı varmış. | Open Subtitles | ثم قالت : تعال إلى المنزل هناك باب يحتاج إلى تصليح |
| O zaman, eve, içeriye gelmemi söyledi... onarılacak bir kapı varmış. | Open Subtitles | ثم قالت : تعال إلى المنزل هناك باب يحتاج إلى تصليح |
| Bu orospu çocukları ne olduğunu anlamadan biz oraya varmış oluruz. | Open Subtitles | سوف نكون هناك, قبل أن يعلم أولاد الكلاب هؤلاء ماذا أصابهم |
| Bremen'in üstünde koca bir bulut varmış. Bir yere gitmiyoruz. | Open Subtitles | ، هناك سُحب تغطي الهدف تماما لسنا ذاهبين لآي مكان |
| Burada hiç güvenlik varmış gibi görünmüyor ama sessiz hareket etsek iyi olur. | Open Subtitles | لا يبدو أن هناك حراسة ليلية لكن من الأفضل لنا أن نتحرك بصمت |
| Ve bak burada ne varmış. Kara borsa bir kıyafete benziyor. | Open Subtitles | و إنظروا ما لدينا هنا، تبدو أنها ملابس من السوق السوداء |
| Meğer çok ortak noktamız varmış. İkimiz de yemiş seviyoruz. | Open Subtitles | وتبين اننا لدينا الكثير نتشارك به كل منا يحب الجنون |
| Yüzbaşıya haber verin. Görünüşe göre kasabada bir tane daha uyuşturucu laboratuvarı varmış. | Open Subtitles | من الأفضل أن تستدعي الملازم يبدو أن لدينا مختبر منزلي آخر في المدينة |
| Çok fazla paran varmış. Sence bunu düşünmek gerekmiyor mu? | Open Subtitles | أظن أنك كان لديك الكثير من المال من سيفكر بشأنه؟ |
| Karına göre, banka hesabında oldukça yüklü miktar para varmış. | Open Subtitles | وفقاً لزوجتك، أنت لديك كومة من النقود في حسابك المصرفي |
| Bu gece iddialı bir şiir gecesi varmış diye duydum. | Open Subtitles | لقد رأيت أن لديهم لقد سمعت أن لديهم مقلد الليلة |
| Ama çabaladığını söyledin, fakat babanla senin aranda içine girilemez bir bağ varmış. | Open Subtitles | لكنها قالت أنها حاولت، لكن كان هنالك شيءٌ غير قابل للاختراق بعلاقتكِ وأبيكِ |
| Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
| Tüm ortaokul ve lise müfredatını öğrenebilmek için 3 ayı varmış. | TED | كان لديه 3 أشهر لكي يتعلم كامل منهج المرحلة المتوسطة والثانوية. |
| Haydi, yavrum öteki odaya gidelim, nelerin varmış bir görelim. | Open Subtitles | تعالي، يا فتاة، لنذهب إلى الغرفة الأخرى ونرى ما لديكِ. |
| Altın madenin varmış gibi davran, o zaman aralarına girersin. | Open Subtitles | لذا، تظاهر بأنّكَ تملك منجماً من الذهب، وستكون في حلّتهم. |
| Cindy Lou'nun meraklı kalbinde bazı sorular varmış. | Open Subtitles | سيندي لو كان لديها بعض الأسئلة في قلبها الفضولي |
| - Yanımda bir sürü kitap getirdim. - Çok sıcak bir ortamınız varmış. | Open Subtitles | أحضرت العديد من الكتب المكان مريح لديكم هنا |
| Benden önce beyaz ve iri bir adam varmış. Güya manyağın tekiymiş. | Open Subtitles | كان ثمة رجل أبيض ضخم هنا قبل عودتي يفترض أنه مجنون كلياً |
| Biz eski dünyaya kaçtığımızdan 300 yıl sonra bir akmeşe ağacı varmış. | Open Subtitles | ثمّة شجرة سنديان أبيض بعدما عُدنا إلى العالم القديم بـ 300 عاماً. |
| - David'in bu isimde bir arkadaşı varmış. - Muhtemelen okul arkadaşı. | Open Subtitles | ـ ديفيد كان عنده صديق بذلك الاسم ـ من المحتمل أن يكون صديق مدرسة |