| yardım ediyordu. Daha güçlü ve cesur hissettiklerinden bahsediyorlardı. | TED | التي ساعدتني بها تحدثوا عن احساسهم بأنهم أكثر قوة وشجاعة |
| Olabildiğince bağlı ve cesur bir hayat yaşarsam, onun için övgü kaynağı olurum. | TED | أنا ممتنة لها إذا عشتُ حياة متواصلة وشجاعة قدر الإمكان. |
| ve cesur, onurlu, asil olduğunu kanıtlaman için son şansın. | Open Subtitles | ولترينا أنك شريف وشجاع وغير فاسد. وأنك شجاع ومشرف ونبيل |
| ve cesur. Güney Afrika'da subaylık yapmış. | Open Subtitles | وشجاع فلقد حصل على وسام الخدمة المتميزة في جنوب افريقيا |
| Biz bu deklarasyonda bize katılacak kalpleri istekli ve cesur olan herkesi davet ediyoruz. | Open Subtitles | فنحن ندعوا أي رجل شجاع و راغب الى الأنضمام ضمن هذا المرسوم |
| Maceracı, cüretli ve cesur bir dansçı hakkında şarkı söyle. | Open Subtitles | فغني أهزوجة راقصة عن المغامرة والجرأة والشجاعة |
| Aynı zamanda halkla ve hükûmetle bu akıllı eğitim modelinde yeniliklere açık ortaklığımızdan ötürü bugün büyük ve cesur bir hayale sahibiz. | TED | ولأن لدينا هذه الشراكة المستحدثة مع المجتمع، ومع الحكومة، وهذا النموذج الذكي، لدينا اليوم حلم كبير وجريء. |
| Eşinin güçlü asil ve cesur olması gerekiyor. | Open Subtitles | ما الذى يجعل الرفيق مناسبا؟ حسنا,اه,يجب ان يكون قويا,نبيلا وشجاعا |
| O zaman sana öyle söylemişsem, şimdi de çok güçlü ve cesur olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | إذا قلت ذلك حينها فأنا أقول الآن أنك قويّة وشجاعة |
| İleride karşına çıkacakları iyi yüreğinle ve cesur ruhunla karşılayacağını biliyorum çünkü sen babanın oğlusun. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنكما ستجتمعان بالرغم من ذلك مع طيبة القلب وشجاعة الروح، لأنك أنت ابن أبيك. |
| Benden çok daha bilge ve cesur bir adam bir keresinde demişti ki "haksızlığın önüne geçmek için güçsüz olduğumuz zamanlar olabilir ama buna karşı çıkmadığımız bir zaman olmasına asla izin verme. " | Open Subtitles | قال رجل أكثر حكمة وشجاعة مني بكثير قد يكون هناك أوقات عندما نكون عجزى عن منع الظلم |
| Nora, güçlü ve cesur, ama senin ona geri dönme umudun olmadan, insanlığına ne olacak? | Open Subtitles | نورا قوية وشجاعة لكن من غير الأمل بأنك سترجع إليها باعتقادك أين ستذهب بشريتها ؟ |
| Bu ahlak virajlarını şimdi fark etmek, teknoloji etiklerinin bilinmeyen yollarında manevra yapmakta bize yardımcı olur ve cesur, yeni geleceğimize güvenle ve dikkatlice yol almamızı sağlar. | TED | إكتشاف مثل هذه الأخلاقيات الصعبة يبدأ الآن سيساعدنا في التعامل مع طرق غير معتادة لأخلاقيات التكنولوجيا وتساعدنا في الإنسياب بثقة وضمير نحو مستقبل جديد وشجاع |
| Ama türümüz daha hâlâ genç, merakli ve cesur. | Open Subtitles | ولكن جنسنا فتيّ و محب للإطلاع وشجاع. |
| Güçlü ve cesur birisini istedim, bana köy salağını gönderdiler. | Open Subtitles | طلبت شخص ما قوي وشجاع وها هو هنا يقف أحمق القرية! |
| Bildiğim tek şey var o da gururlu ve cesur bir savaşçı olduğun. | Open Subtitles | أَعْرفُ شيءَ واحد أنت في الحقيقة محارب شجاع و فخور |
| Sorumlu ve cesur gazeteciliğin mücadelesini veriyordu. | Open Subtitles | كانت حملة إعلامية من المثل العليا والشجاعة |
| Kendini beğenmiş, çabuk kızan ve cesur birisin. | Open Subtitles | متعجرف , و حامي الطبع وجريء جداً بكل معنى |
| Bildiğiniz üzere, Nişan, 25 tane asil ve cesur şovalye ile onların egemenlerinden oluşuyor. | Open Subtitles | وكما تعلم, فان النظام يتألف من خمسة وعشرون فارسا نبيلا وشجاعا من ذوي السيادة |
| İyiliksever ve cesur doktorumuzun eşi ile tanışma şerefine nail olmak büyük zevk. | Open Subtitles | إنه لشرف عظيم بمعرفة زوجة طبيبنا الطيب والشجاع. |
| Bir zamanların gururlu ve cesur Kont Guthrum'u şimdilerde kendine Hristiyan diyormuş! | Open Subtitles | (و الفخور و الشجاع (إيرل جوتريم و الآن يسمي نفسه مسيحياً |
| Ve ben de, hepiniz gibi, ona karşı özel bir sevgi duydum inatçı ve cesur olanlara duyduğumuz bir sevgi. | Open Subtitles | ومثل جميعكم، أحببتها بتلك المحبة الخاصة، التي نمنحها حتى للطائش والجريء |
| Benim için tatlı ve cesur oldun mu? | Open Subtitles | لطيفه وشجاعه من اجلي ؟ ؟ حسناً |
| Aptal, küstah ve cesur olmama rağmen yaşımdan daha tecrübeli olmak isterdim. | Open Subtitles | أود أن أكون حكيمًا مبكرًا، وبرغم ذلك... أكون أحمقًا وصفيقًا وجريئًا |
| Evet, ama buradan hırsızlık yapmak için güçlü silahlar ve cesur adamlar lâzım. | Open Subtitles | ولكن لا أظنك ترغب بذلك وتكون قادرا على تحمل العديد من إطلاق النيران لمهاجمة مركز شرطة وسرقة هذه الأشياء |
| İmparatorluk Donanması'ndan emekli bir subay. Çok iyi ve cesur bir adam. | Open Subtitles | ضابط متقاعد من الأسطول البحري الإمبراطوري، رجل جيد و شجاع. |
| Açık sözlü ve cesur olma konusunda annene çektiğini düşünmen çok ilginç. | Open Subtitles | تبهرينني عندما تعتقدين أنكِ ورثتِ هذا عن أمكِ أن تكوني شجاعة وجريئة |
| Kendime güvenmem ve cesur olmam için burada ne kadar uğraştığımızı bilmiyor. | Open Subtitles | هي لا تعلم عن العمل الذي قمنا به عني حتى اكون شجاعة و واثقة |