"ve fırsat" - Translation from Turkish to Arabic

    • والفرص
        
    • و فرصة
        
    • و الفرصة
        
    • والفرصة
        
    Bardağını dolduracağım ama, bilgi, potansiyel ve fırsat ile dolduracağım. Open Subtitles سأملأ كأسكِ، ولكن سأملأهُ بالمعرفة، الإمكانيات والفرص السّانحة لحياةٍ أفضل.
    Onlar için ama aynı zamanda onlarla birlikte umut ve fırsat bırakmak bizim vazifemiz. TED إنه واجبنا لترك تراث من الأمل والفرص لهم ولكن أيضاً معهم.
    Oğlunuzu tutuklayabilmek için bir sürü nedenim var neden, araç ve fırsat hariç tabi. Open Subtitles لديّ الآن كلّ شيء أحتاجه لإدانة طفلك ما عدا الدافع، الوسائل والفرص
    Elimizde gerekçe, imkan ve fırsat var. Open Subtitles لدينا دافع، لدينا وسيلة و فرصة.
    Size bu adam için bir neden ve fırsat sundum. Open Subtitles أنا سلمتك رجلاً بوسائل، دفع، و فرصة...
    Böylece ellerine bir teknisyenin sızması ve delillerin silinmesi için kafi zaman ve fırsat geçmiş oldu. Open Subtitles و كان عندهم الوقت الكافي و الفرصة لتدمير كل الأدلة
    Elverişlilik ve fırsat. Open Subtitles التوافر و الفرصة
    İnanılmaz güçlü devletin kudretli ve alçak güçleri bağımsızlık, bireysellik ve fırsat konseptlerine eğilimi kolektifleştiriyor. TED بسبب قوى ذات نفوذ وشريرة للحكومة العاتية جدًا، التي تسحق الميول المشتركة للحرية والفردية والفرصة.
    ..iyi bir dost ve fırsat yakalamak imkansız! Open Subtitles ان الأصدقاء والفرص لا يأتون كثيراً... .
    Landmark Kuruluşu, halkımızdaki pek çok kişi için umut ve fırsat kapısı oldu. Open Subtitles إن منظمة (لاندمارك) لكانت دوماً منارة للأمل... والفرص للعديد من الأشخاص في مجتمعنا هذا. ولكن بالنسبة لي، فإن الشرف الأسمى...
    Elimizde suça teşvik, kanıt ve fırsat var. Open Subtitles لدينا الدافع، والأدلة والفرصة لنربح القضية.
    Gelecek herkese umut ve fırsat sunuyor. TED يوفر المستقبل الأمل والفرصة للجميع.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more