| - Her yerde altın ve gümüş var! - Altın, bulduk! | Open Subtitles | ـ ذهب وفضة في كل مكان ـ إنه ذهب، لقد نجحنا |
| Ayrıca başarılı olursan döndüğünde seni altın ve gümüş de bekliyor olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك أيضًا ذهب وفضة بانتظارك عند عودتك، في حال نجاحك. |
| Aklımı okuyabiliyorsan ikimizin de bıçağı olduğunu biliyorsundur cebimizde altın ve gümüş kakmalı ve köpekbalığı kanı ile kaplı | Open Subtitles | إذا كنتِ قادرى على قراءة العقول ستعرفى أن مع كلانا سكاكين من الدهب و الفضة و مغلفة بدماء قرش |
| Humboldt, California ve Nevada'dan geçen Bütün altın ve gümüş yollarının üstündedir. | Open Subtitles | هومبولت نقطة الشحن لجميع الذهب والفضة من ولاية كاليفورنيا ونيفادا. |
| Benimle yatacak ilk kadın tilt olup ışıklar saçacak... ve gümüş dolarlar verecek! | Open Subtitles | أن المراة التي ستضاجعني المرة القادمة سوف تضيء كماكينة القمار و تُخرِج عُملات مَعدَنية. |
| Muhteşem kırmızı, mavi ve gümüş roket, mavi gökyüzünde beyaz bir iz bırakarak havalandı. | Open Subtitles | الصاروخ الأحمر والأزرق والفضي مخلفاً وراءه أثراً أبيض... في السماء الزرقاء... |
| Yeşil ve gümüş rengi kadifeyle şekillendirilmiş harika kesimli bir elbise. | Open Subtitles | فستان منحوت يحبس الأنفاس بقماش أخضر وفضي |
| Nişanı ve gümüş Düğünü ayni anda yaparız. | Open Subtitles | الخطوبه و عيد زواجنا فى نفس اليوم |
| Sağ elinde kırmızı ve gümüş renkli bir damga yüzük takıyordu. | Open Subtitles | خاتم توقيع أحمر و فضي على يده اليمنى |
| Cennetin altın merdivenler, arplar ve gümüş bulutlar olmadığını sana göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن اريك كيف هي الجنة لا السلالم الذهبية أو موسيقى القيثارة أو الغيوم الفضية |
| Son olarak da, Kraliçelere layık olan altın ve gümüş karışımı amber. | Open Subtitles | وأخيراً... ريش من الفضة والذهب والكهرمان مجوهرات تناسب ملكة جلالتك |
| Ayrıca başarılı olursan döndüğünde seni altın ve gümüş de bekliyor olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك أيضًا ذهب وفضة بانتظارك عند عودتك، في حال نجاحك. |
| Büyük kasabalar, şehirler ve hazineler. Altın ve gümüş kuleler, yeni bir Tanrı. | Open Subtitles | عن بلدان ومدن وكنوز عظيمة وجحافل من ذهب وفضة وإله جديد |
| Edmund Wooler düşmana yiyecek ve gümüş vermiştir. | Open Subtitles | ايدموند والر" اعطى طعاماً" وفضة للجيش لايوجد شيئ يمكنك قوله |
| Orada altın ve gümüş var, hepsini al! | Open Subtitles | هناك ذهب وفضة خذه كله |
| Yani, bir bedenin yarısı için? Efendim biz sadece altın ve gümüş kabul ediyoruz, ceset değil. | Open Subtitles | كلا بل نصف جثة سيدي نحن نقبل الذهب و الفضة و ليس الجثث |
| - Hiçbir zaman yoktu. Bu altın ve gümüş madenlerini nereden duydun? | Open Subtitles | أين سمعت عن منجم الذهب و الفضة هذا ؟ |
| Altın ve gümüş cübbeler mi bekliyordunuz? | Open Subtitles | هل تخيلت رداءً من الذهب و الفضة ؟ |
| Paranızı niye çalıştırmıyorsunuz... sadece altın ve gümüş yatırımının getirebileceği kazanç için. | Open Subtitles | لماذا لاتستثمرون جزء من هذا المال مع العائد الكبير من الاستثمار فى الذهب والفضة ؟ |
| Hayır, ben sadece içinde altın ve gümüş olan şeyleri arıyorum. | Open Subtitles | لا، أنا فقط لاصطياد الاشياء التي تأتي في الذهب والفضة. أنت تعرف ذلك. |
| Benimle yatacak ilk kadın tilt olup ışıklar saçacak... ve gümüş dolarlar verecek! | Open Subtitles | و تُخرِج عُملات مَعدَنية. |
| Siyah ve gümüş arasında. | Open Subtitles | أنا محتار بين الأسود والفضي |
| Evet, mavi ve gümüş renklerini tercih ettik. | Open Subtitles | تا دا! نعم، ذهب مع أزرق وفضي هنا. |
| Nişanı ve gümüş Düğünü ayni anda yaparız. | Open Subtitles | الخطوبه و عيد زواجنا فى نفس اليوم |
| CM harfleri var. Turkuvaz ve gümüş. | Open Subtitles | لون فيروزي و فضي |
| Gümüş Yıldız ve gümüş nişan aldım. Beni G-2'ye postaladılar. | Open Subtitles | حصل على النجمة الفضية وقضيب نجمي ورمى بي في جي اثنان |
| Su gibi çağlayan altın ve gümüş görüyorum. | Open Subtitles | أرى الفضة والذهب تدفق مثل الماء. |