| Güzel bir kız ve yaşlı bir adam Caddede flört ediyordu | Open Subtitles | فتاة شقية وعجوز مهزار غازلها في البوليفار |
| O filmdeki kadın kaba ve yaşlı bir karıydı. | Open Subtitles | كانت المرأة في ذاك الفيلم كلبة وعجوز ولئيمة |
| Ben genellikle sivilceleri ve yaşlı insanları düşünürüm. | Open Subtitles | أنا أفكر بالأطفال الرضيعين و العجائز أنت؟ |
| Marlene Tucker ve yaşlı adam nasıl öldürüldü. | Open Subtitles | كيف تم قتل مارلين تاكر و العجوز |
| Sen ve yaşlı Tiryaki. | Open Subtitles | أنت والعجوز المدخّن؟ |
| Korkak değilsin sen, Gecenin kıyısından gelen Suratsız ve yaşlı kuzgun. | Open Subtitles | إنك غراب شجاع وقديم لكي تأتي من الشاطئ الليلي |
| Bütün kızlar bana güldü ve sonra fark ettim ki benim şişman ve yaşlı olduğumu düşünüyorlarmış. | Open Subtitles | وقامت جميع الفتيات بالضحك علي ثم تبين أنهم جميعاً يظنون بأنني سمين و كبير في السن |
| Eğer İrlanda'nın kırsal bölgelerine giderseniz ve yaşlı bir bayana adres sorarsanız, kentin bütün simgeleri hakkında birkaç detaylı İrlanda hikayesine kendinizi hazırlayın. | TED | إذا ذهبت إلى الريف الإيرلندي و سألت سيدة مسنة عن الاتجاهات، حضر نفسك لقصة إيرلندية مفصلة عن كل معالم الطريق، حسنا؟ |
| O harika toz alma hikayesini uydurmalıydım yoksa size beni neyin korkuttuğunu söylersem bana deli ve yaşlı olduğumu söyleyecektiniz. | Open Subtitles | كان يجب علي أن أختلق قصة التنظيف الذكية لأنه إذا أخبرتكم بالشيء الذي أخافني على الأغلب ستقولون بأنني عجوز و مجنون |
| Bu durum özellikle şeker hastaları ve yaşlı bayanlar için geçerli. | TED | إنه ينطبق بصفة خاصة على النساء وكبار السن ومرضى السكر |
| Kız seksi ve yaşlı erkeklerden hoşlanıyor! Hiç laf etmeyin. | Open Subtitles | انها مثيرة وتحب كبار السن لا تحكموا عليّ |
| Basit ve yaşlı bir askerden söz ediyorduk. | Open Subtitles | ... لقد كنا نتحدث عن جندى بسيط وعجوز |
| Basit ve yaşlı bir askerden söz ediyorduk. | Open Subtitles | ... لقد كنا نتحدث عن جندى بسيط وعجوز |
| Kendimi görünmez ve yaşlı hissettim. | Open Subtitles | شعرت أني غير مرئية وعجوز |
| Çocukların küfretmesi ve yaşlı insanların rap yapması. | Open Subtitles | الاطفال الذين يشتمون و العجائز يغنون الراب |
| Çocukları ve yaşlı bayanları dövmek mi? | Open Subtitles | التهجم على الأطفال و العجائز ؟ فلنذهب |
| Allosaur sürüyü sınıyor, hasta ve yaşlı hayvanları arıyor. | Open Subtitles | يختبر -الألوصور- القطيع باحثا عن الحيوانات المريضة و العجوز |
| - ve yaşlı Prudie'ye! | Open Subtitles | ! و العجوز برودي- ! |
| Ama sekiz yaşındaki o çocuğun karda gazete dağıtışını ve yaşlı Elias Disney'in elindeki o kemeri düşünmediğim bir günüm bile geçmiyor. | Open Subtitles | لكن لا يمر يومًا دون أن أفكر بذلك الفتى الصغير الذي يوزّع الصحف بالثلج والعجوز (إلياس ديزني) يضربني بحزامه وأنا متعب جدًا... |
| Büyük ve yaşlı asteroit gelmişti. | Open Subtitles | جاء كويكب كبير وقديم |
| Hadi ama, o zaten sarhoş ve yaşlı. Yani o zaman binebilir mi? | Open Subtitles | فليكن، هو مخمور و كبير في السن أيضاً - ماذا يعني، لماذا يركب عربتي؟ |
| Köylere giderdik ve yaşlı erkeklerle kadınların söylediği ilk şey: | Open Subtitles | نذهب الى القرى ، وأول شيء رجل وأمرة مسنة يقولون لنا |
| Bir kanguru mu, şişman ve yaşlı bir domuz mu yoksa güzel büyük... | Open Subtitles | .... كلب, أحدب الظهر عجوز و سمين أو خنزير لطيف... |
| Birçok kadın ve yaşlı insan da yok oldu. | Open Subtitles | والعديد من النساء وكبار السن هلكوا أيضا. |
| ve yaşlı insanlar eski sürüm versiyon olarak, onların inanılmaz kişilikleri yüzünden... | Open Subtitles | وأن كبار السن عبارة عن نسخ محطمة لريعان شبابهم |