| Oyunun çoğunu iç dünyasıyla yüzleşerek geçirdiği için ardında bıraktığı yıkımı çoğu zaman görmüyor. | TED | وبما أنه يقضي وقت طويلا من المسرحية في مواجهة نفسه فإنه غالباً ما يفشل في رؤية الدمار الذي يخلفه ذلك |
| Bu üç kişi kasabaya yıkımı da getirdiler. | Open Subtitles | هؤلاء الـ 3 أشخاص زائرين جدد أحضروا الدمار عندما أتوا |
| Size yaşatacağım yıkımı durdurmak için hiçbir şey yapamayacaksınız. | Open Subtitles | لا شيء يمكن أن يوقف الدمار الذي أجلبه لكم |
| Ne Ninth Ward ne de South Bronx yıkımı kaçınılmazdı. | TED | لم يكن تدمير الجناح التاسع ولا جنوب برونكس أمراً حتمياً |
| Fakat üç şehrin duvarlarının yıkımı ilan ettik artık, Majesteleri! | Open Subtitles | لكن هدم المدن الثلاث هي السياسة المعلنة ، يا صاحب الجلالة |
| Almanya'yla savaşın getirdiği korku ve yıkımı ilk elden tecrübe ettim. | Open Subtitles | و كتجربة خُضتها بنفسي الرعب والدمار اللذان خلفتهما الحرب مع ألمانيا |
| Ölüm ve yıkımı bir araç olarak kullanmayız. Biz insanız. | Open Subtitles | نحن لسنا آلات للقتل و التدمير نحن كائنات بشرية |
| yıkımı gördüm. O zamandan beri kabuslar görüyorum. | Open Subtitles | و رأيت الدمار ، و منذ ذلك الوقت و أنا أرى كوابيس بسببها |
| Ancak seçilmiş kılıçlı biri bu yıkımı durdurabilir. | Open Subtitles | الشخص الذي يختاره السيف هو القادر على وقف الدمار |
| Bu sabah buradaki yıkımı tasvir etmek çok zor. | Open Subtitles | من الصعب وصف الدمار الذي حدث هنا هذا الصباح |
| Kalbim toz ve kumla dolu, ama bilmen gerekir ki, onun kaderi Dünya'ya yıkımı getirmek. | Open Subtitles | إن قلبي مليء بالتراب والرمال ولكنكِ يجب أن تعرف أنه قدره أن يجلب الدمار للأرض |
| Ve düşündüm ki benim mirasım, hayatımın çalışması böyle bir yıkımı haketmedi. | Open Subtitles | فكرة أن تراثى قد إنحدر إلى هذا الشأن و أن عمل حياتي كلها سيتسبب بإحداث الدمار |
| Hayatları kurtarma ve yıkımı engelleme umuduyla, | Open Subtitles | ومن اجل الامل فى انقاذ الارواح ومنع الدمار الشامل |
| Bu kazı işlemine makineler medinenin bağlantısı olan dar yaya geçitlerine girebilsin diye nehir kenarlarındaki birçok evin yıkımı da dahil oldu. | TED | عملية المحو هذه رافقها تدمير بيوت عدة على ضفاف النهر للسماح للآلات بالدخول في شبكة المشاة الضيقة في المدينة. |
| Bamiyan Buddha heykellerinin yıkımı ile ilgili gördüğümüz şey somut bir şekilde heykellerin yıkımı ve çöküşüydü. | TED | ما شهدناه في تدمير تمثالي بوذا في باميان كان أستنفاذ للمسألة بعض المجسمات الصلبة سقطت وتفككت. |
| Yerkabuğunun oluşumu ve yıkımı üzerine mucizevî bir kısırdöngü ortaya koyuyordu. | Open Subtitles | لقد نجت بأعجوبة من حلقة تدمير وتكوين القشرة الغير منتهية. |
| Brick Mansions'ıı şehirden ayıran duvarların yıkımı gelecek ay başlayacak. | Open Subtitles | عملية هدم الجدران التي تفصل المدينة عن مشروع "بريك مانشينز"، |
| Romalıların gitmesi ve Tanrılar Sitesi'nin yıkımı konusunda. | Open Subtitles | لالرومان لترك، يجب علينا هدم قصر الآلهة. |
| Hayır, Arcadian'ın yıkımı için yapmadım bunu. | Open Subtitles | " لم يكن ذلك تعبيراً عن هدم الـ " أركيديان |
| Değişin! Ölüm ve yıkımı durdurun. | Open Subtitles | التغيير ووقف أساليب الموت والدمار |
| Tarihi Bölgeleme Komisyonu'nun himayesi altına girecek kadar eski bu yüzden yıkımı önlemek için gerekli evrakları hazırlıyorum. | Open Subtitles | قديم بما يكفي ليقع تحت رعاية لجنة تقسيم المناطق التاريخيّة، لذا سأقوم بتعبئة إستمارات لمنعه من التدمير. |
| Ben bir defa, bir yıkımı, insanları binanın önüne yatırarak engellemeye çalıştım. | Open Subtitles | نعم، لقد حاولت في احدى المرات منع الهدم جعلت بعض الأشخاص يستلقون أمام المبنى، والشرطة داسوا على يدي |
| Bunun gibi sürülerin yarattığı yıkımı düşünmek inanılmaz canlandırıcı ve tamamen şok edici. | Open Subtitles | إنَّهُ أمرٌ مثير بشكلٍ لا يُصدّق و صادم للغاية حينما تُفكِّر بالدمار الذي يُخلفه .سِرب كهذا |