| Çünkü şu anda yapay zekâ konusunda çok fazla aşırılık var. | TED | لأنه حالياً، هناك الكثير من التطرف عندما يتعلق الأمر بالذكاء الاصطناعي. |
| Ben, ilk özel öğretmenimden, annemden ilham alırken; bu da ben Stanford Üniversitesi'nde 200 öğrenciye yapay Zeka'ya Giriş dersini öğretirken. | TED | هذا أنا يجري إلهامي بواسطة معلمي الأول أمي وهذا أنا أقوم بتدريس مقدمة الى الذكاء الاصطناعي ل200 طالب في جامعة ستانفورد |
| Umuyorum ki bu tür sanat sezgi ve gelecekte onu yapay zekâya nasıl uygulayacağımızla ilgili farklı düşünmemize yardımcı olacaktır. | TED | أملي أن هذا النوع من الفن سيساعدنا أن نفكر باختلاف في حدسنا وكيف نطبق هذا على الذكاء اصطناعي في المستقبل. |
| yapay zekânın evrimsel yolunu açan domino etkisi yaratan hareketi başlattık. | TED | نبدأ في حركة تأثير الدينامو التي تقطع الطريق التطوري للذكاء الإصطناعي |
| Ama elbette, bununla baş edebiliriz çünkü biz yapay dikenler üretebiliriz. | TED | لكن بالطبع، نستطيع التعامل مع هذا، لأننا نستطيع صنع شوك إصطناعي. |
| Bu yazdığım yapay bir yaşamla uzlaşan kitabımda ki idi. | TED | كان ذلك في كتاب من تأليفي يتحدث عن الحياة الاصطناعية |
| Elinizde, öç almaya çalışan yapay zekâlı maket uçaklar ordusu var. | Open Subtitles | الآن لديكم جيش من الطائرات الآلية الصناعية الذكية تبحث عن الثأر. |
| O zamandan beri, yapay zeka alanında yeni bir bakış açısı türedi. | TED | ولكن منذ ذلك الحين، فقد حدث تحول نظري في مجال الذكاء الصناعي. |
| yapay zekâ bakımından önemli üç konudan da bahsedelim: güç, yönlendirme ve hedef. | TED | إذن لنتحدث عن هذه المحاور الثلاثة في مجال الذكاء الاصطناعي: القوة والقيادة والوجهة. |
| Birinci hedefimiz, yapay zekâ algoritmalarını eğitmek için gereken görüntü sayısını azaltmaktı. | TED | الهدف الأول كان تقليص عدد الصور الطبية المطلوبة لتدريب خوارزميات الذكاء الاصطناعي. |
| Bugün yapay zekâ ve insanoğlunun nasıl birlikte var olabileceğinden konuşacağım ama öncelikle insani değerlerimiz hakkında yeniden düşünmeliyiz. | TED | سأتحدث حول كيف يمكن أن يتعايش الذكاء الاصطناعي والجنس البشري، ولكن أولاً، يجب علينا إعادة التفكير في قيمنا الإنسانية. |
| Fakat yapay zekâ, üretim hattındaki robotlarla bireysel işlerin tamamen yerini alıyor. | TED | ولكن استبدل الذكاء الاصطناعي الوظائف الفردية بشكل تام في خط التجميع بالروبوتات. |
| Biz bu yapay zekâyı alıyoruz ve daha da akıllı hale getiriyoruz. | TED | وما نقوم به هو أخذ ذلك الذكاء الاصطناعي ونجعله أكثر فأكثر ذكاء. |
| Bir simülasyonda yapay zekâyı eğitirseniz, simülasyonun matematik hatalarına girmek ve onları enerji için saklamak gibi şeyleri yapmayı öğrenir. | TED | لذلك إذا قمت بتدريب ذكاء اصطناعي في محاكاة فإنه سوف يتعلم كيف يخترق أخطاء المحاكاة الحسابية ويجمعهم للحصول على الطاقة. |
| yapay olmayan sınırlı bir zihnin bunu böyle algılamasını normal karşılıyorum. | Open Subtitles | أستطيع تفهّم أنّ عقلا غير اصطناعي سيرى الأمر من هذا المنظور |
| Antik bir tılsımı, gelişmiş bir yapay zekaya bağlamak mı istiyor? | Open Subtitles | تحاول توصيل تميمة عتيقة في شبكة عمل مع ذكاء اصطناعي متقدم؟ |
| Şimdi gördüğümüz her şey yapay zekânın evriminde anlık bir görüntüdür. | TED | كل الذي نراه الآن هي مجرد لقطة في تطوير الذكاء الإصطناعي. |
| yapay zeka sistemi bir şeyleri yanlış anladığında problem olur. | TED | إنها مشكلة عندما يصنع نظام الذكاء الإصطناعي هذا أشياء خاطئة. |
| O titanyumdan yapılmış yapay bir üzengi kemiği. Otoskleroz tedavisi için kullanılır. | Open Subtitles | إنّه عظم ركاب إصطناعي مصنوع من التيتانيوم، يُستعمل في علاج تصلب الأذن. |
| Bir motora sahip olmak yerine, yapay kaslara sahip olursunuz. | TED | وبالتالي بدلا من وجود محرك يكون بحوزتكم هذه العضلات الاصطناعية. |
| Ben de nakil bekleyen yapay akciğerli çocuğu kontrol edeceğim. | Open Subtitles | وأيضا, أنا سأتفقد الطفل صاحب الرئة الصناعية الذي ينتظر الزراعة. |
| Bulunduğumuz yüzyılda, bilim adamları yapay zekanın gücünü açığa çıkartmayı öğrenebilir. | TED | وفي هذا القرن، فإن العلماء قد يتعلمون إيقاظ قوة الذكاء الصناعي. |
| (Kahkahalar) yapay zekâyı mükemmel kılmadan önce yapay duyguları mükemmel kılmamız lazım. | TED | ما يجب أن نفعله قبل أن نصنع ذكاءً اصطناعيًا تامًا هو أن نصنع عواطف اصطناعية تامة. |
| Hey, dinle, 20 kilo aldım ve yapay popo yaptırdım. | Open Subtitles | اسمعي , وزني زاد 20 رطلاً و لديّ فخذ صناعي |
| - Evet, var. Bence bir yapay zeka, kimseye duyurulmadan aramıza katıldı. | Open Subtitles | إنّه موجود بالفعل، أعتقد أنّ ذكاءً اصطناعيًا تسلّل للعالم بشكل غير مُعلن، |
| Burada gördüğünüz gibi, bunu yengeçlere yapay diken takarak yaptık ve daha sonra onları test ettik. | TED | وقد فعلنا ذلك بوضعنا لهذه الأشواك الإصطناعية في السرطانات كما ترون هنا، ثم بعد ذلك اختبرناهم. |
| yapay ışık. Denizden yüzlerce metre aşağıda olabiliriz. | Open Subtitles | ضوء صناعى , ممكن نكون مئات الأقدام تحت البحر |
| yapay olarak alyuvarları arttırdı, peki neden hücre sayısı yükselmedi? | Open Subtitles | إنه يزيد خلايا دمه الحمراء صناعياً لماذا لا تزيد إذاً؟ |
| Şu anda yapay kollarda ya da bilgisayarla etkileşim kuran cihazlarda kullanılıyor. | Open Subtitles | تُستخدم حالياً في الأطراف الإصطناعيّة أو أجهزة الحواسيب التفاعليّة. |
| Elektriksiz ve yapay ışık olmadan gökyüzü çok güzel görünüyor. | Open Subtitles | بدون الكهرباء و الضوء الأصطناعي . السماء تبدو جميلة جداً |