| Dendi'nin yaptığı şeyi anlamak için yeterli zamanı olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لديك الوقت الكافي لفهم ما فعل في الديندي. |
| Palermo'ya bak. Ona yeterli zamanı verirsek, her birimizi de pisliğe atacak! | Open Subtitles | إنه سيتلاعب بكل واحد منكم إذا أعطيناه الوقت الكافي! |
| Eğer kendimizi gezegene ulaşmak üzere, ara belleğe ışınlarsak ve zaman genişleme alanını bir zamanlayıcıyla kapatmaya ayarlarsak madde akımının yine de, ara bellekten çıkıp patlamadan kurtulmak için yeterli zamanı olmuyor. | Open Subtitles | إن انتقلنا بالشعاع إلى المصدّ، لكي ننتقل إلى الكوكب وجهّزنا فقاعة تبطيء الزمن لتتوقف عند وقت معين لن نجد الوقت الكافي لمغادرة المصدّ والابتعاد عن الانفجار |
| Bu da bana adamı haklamak için yeterli zamanı verir. | Open Subtitles | وأنتم تأتون بصوتٍ عال لعبور الطريق وهذا سيعطيني وقتاً كافياً للقضاء عليه |
| Bu heklemeyi bitirmek için bize yeterli zamanı tanıyacak. | Open Subtitles | سيمنحنا ذلك وقتاً كافياً لإنها أمر الإختراق |
| Evet, ama yarına kadar bir bomba bulup madene koyması için yeterli zamanı yok. | Open Subtitles | نعم ، لكن ليس لديه الوقت للحصول على قنبلة وزرعها في المنجم بحلول يوم غدٍ |
| yeterli zamanı, sebebi, bilgisi, parası ve bağlantıları vardı. | Open Subtitles | لديه الوقت , والنية , والقدرة والتمويل , والإتصال |
| Göründüğü kadarıyla hastalarıyla ilgilenebilmek için asla yeterli zamanı olmayan doktorlar, ellerinden geleni yapmaya çalışıyordu. | TED | الاطباء, كان ظاهرا, لم يكن لديهم في الواقع ما يكفي من الوقت لجميع المرضى، يحاولون على ما يقدرون. |
| Ki bu da onlara bunu yapmak için yeterli zamanı verir. | Open Subtitles | ممَّا أتاح لهم الوقت الكافي لفعل كل هذا |
| Hikayesini oluşturmak için yeterli zamanı vardı. | Open Subtitles | كان لديه الوقت الكافي ليجعل قصته كاملة |
| Bana yeterli zamanı vermiş olmasan da. | Open Subtitles | مع أنك لم تعطني الوقت الكافي |
| Rob'a arabadan inip bombayı patlatabilmesi için yeterli zamanı verdi. | Open Subtitles | لإعطاء (روب) الوقت الكافي للخروج من السيارة، وتفجير القنبلة |
| Percy bana yeterli zamanı tanımadı. | Open Subtitles | (بيرسي) لم يعطيني الوقت الكافي |
| İşlerinizi yoluna koymanız için size yeterli zamanı tanıyacağım. | Open Subtitles | سأمنحك وقتاً كافياً لتدبر أمور منزلك |
| Bu bize Vermeer'i onarmak için yeterli zamanı verecek, değil mi? | Open Subtitles | ينبغي أن يمنحنا هذا وقتاً كافياً لإصلاح الضرر بـ(فيرمير) ، أليس كذلك ؟ |
| yeterli zamanı, sebebi, bilgisi, parası ve bağlantıları vardı. | Open Subtitles | لديه الوقت , والنية , والقدرة والتمويل , والإتصال |
| Eğer yanılıyorsan, yeterli zamanı olmayacaktır. | Open Subtitles | إن كنتِ مخطئة فلن يكون لديه الوقت |
| Tüm bunlar, ihtiyacım olan tüm kanıtları bulabilmem için bana yeterli zamanı sunacaktı. | Open Subtitles | ذلك سيمنحني ما يكفي من الوقت للحصول على كلّ الأدلة التي أحتاجها. |