| Onun hatırı için yiyecek bir şeyler bulmalıyım. | Open Subtitles | لا بد أن أجتهد بالبحث عن بعض من الطعام من أجلها |
| Annemin evinde daima yiyecek bir sürü şey var. | Open Subtitles | امي في المنزل هناك دائماً كمية من الطعام لتأكل |
| Bütün gün çizgi film izlemekten başka şey yapmayan biri, kıçını biraz kaldırıp yiyecek bir şeyler getirebilir mi? | Open Subtitles | يستطيع أحد ما من الذين لا يفعلون شيئاً طوال النهار إلا مشاهدة الكرتون أن تحرك مؤخرتها وتحضر بعض الطعام |
| Ben yorgunum. Ders çalışıyordum. - yiyecek bir şeyler ister misin? | Open Subtitles | هذا جيد, انا متعبة , إنني أدرس في الداخل , هل تريد أن تأكل شيئا؟ |
| Sana yiyecek bir şeyler getirdim. Bir de avlanırken Ak Ruh'u gördüğümü söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيتُ لأُحضر لكِ الطّعام وأخبركِ أنّي رأيتُ الرّوح البيضاء أثناء صيدي. |
| Bir dakikaya dönerim. Sonrada bana yiyecek bir şeyler bulursun. | Open Subtitles | لن أتأخر عليك، وبعدها سنذهب لتناول الطعام |
| Tatlım, burada olmamam gerektiğini biliyorum ancak sana yiyecek bir şeyler getirmeyi düşündüm. | Open Subtitles | حبيبي اعلم بانه لاينبغي علي التواجد هنا لكنني اعتقدت بان اجلب شئ لتأكله |
| yiyecek bir şeyler alın. Sevgilim, sevgilim. | Open Subtitles | تناولوا شيئاً من الطعام هناك عزيزتي، عزيزتي |
| Muhtemelen açlardır, yiyecek bir şeyler ver. | Open Subtitles | على الأرجح أنهم جائعون ضعي وعاء من الطعام من أجلهم |
| Orada yiyecek bir şeylerin yoktu, değil mi patron? | Open Subtitles | ألن يحدث و أجد القليل من الطعام هناك ألا يمكنك يا رئيس ؟ |
| Bu yüzden lütfen dinle. Sana yiyecek bir şeyler alayım. | Open Subtitles | و يمكنك الإصغاء فقط ، و سأشتري لك بعض الطعام |
| Biraz jakuziye girip, sonra da yiyecek bir şeyler uyduruvereyim. | Open Subtitles | لأخذ حمامًا حارًا بسرعة بعد هذا سأبحث عن بعض الطعام |
| Peki, neden siz ve arkadaşınız oturmuyorsunuz, size yiyecek bir şeyler getireyim. | Open Subtitles | لما انت وصديقتك تاخذوا راحة وسوف احضر بعض الطعام الحساب على المحل |
| Sana yiyecek bir şeyler alalım. yiyecek bir şeyler ister misin? | Open Subtitles | لنحضر لك شيئاً لتأكله أتريد أن تأكل شيئاً؟ |
| Ertesi gün kalkıyorsun yiyecek bir şeyin yok. | Open Subtitles | و في اليوم التالي , لا يمكنك حتى أن تأكل أنظري |
| Mutfaktan bana yiyecek bir şeyler getirir misin? | Open Subtitles | هلا أحضرت لى بعض الطعام من المطبخ من فضلك؟ |
| Sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım. | Open Subtitles | سأعدّ لك بعض الطّعام |
| Gelin yiyecek bir şeyler alın. | Open Subtitles | تعال لتناول الطعام. وتُلقي التحية على الجميع. |
| Size yiyecek bir şeyler hazırlayacağım, Sanırım karnınız açtır. | Open Subtitles | . في هذه الأثناء ، سأعد لك شيئاً لتأكله أتصور أنك جائع |
| yiyecek bir şeyimiz yok ve böyle işte. | Open Subtitles | أنت تعرف لا نحصل على الطعام الكافي و... لا أعرف |
| Şu ufaklığa yiyecek bir şeyler vermeden olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن تحصل هذه الفتاة على شيء تأكله |
| Yardımcı olduğundan emin misin? Beslenme çantanda yiyecek bir şey var mı? | Open Subtitles | بالفعل لقد ساعدتني أيها الغريب هل لديك أي شيء صالح للأكل في صندوق الغداء هذا ؟ |
| Bir yerlerde yiyecek bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون هنـاك شيء لتنـاول الطعام في مكان مـا |
| Birkaç böcekten başka yiyecek bir şey yok mu? | Open Subtitles | مهلا، لنتحدث بجدية، ألا يوجد شيء يؤكل في هذا المنزل غير الصراصير؟ |
| Belki de yatacak yer, veya yiyecek bir şey arıyordur. | Open Subtitles | ربما يبحث عن مكان للنوم فيه ، أو شيئ ليأكله |
| yiyecek bir şeyleri kalmadı. Kızıl Haç, Cenova'ya bir tren hazırladı. | Open Subtitles | ليس لديهم شيء ليأكلوه لذا, أرسلهم الصليب الأحمر فى قطار |
| Sam, şu çocuklara söyle de yiyecek bir şeyler alsınlar. | Open Subtitles | سام، اخبرُ أولئك الأطفالِ للحُصُول على الشيءِ للأَكْل |