| Fakat kurban veya mücrim olun eğer zamanınız geldiyse, biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم، لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك. |
| Fakat kurban veya mücrim olun eğer zamanınız geldiyse, biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم، لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك. |
| O zaman uzayda duraklamış olan zamanınız daha çabuk geçer. | Open Subtitles | وبعد ذالك وقتك موقوف في الفضاء وسوف يمر بسرعه هائله |
| Çalıştığınız şirket neden sadece zamanınız için değerli olsun, aynı zamanda paranız için de değerli olmasın. | TED | إذن، لم لا تستحق الشركة التي تعمل بها ليس فقط وقتك بل وحتى مالك أيضا؟ |
| Bu bakış açısıyla; umarım bugün size çoğunlukla iyi ve yararlı şeyler söylemişimdir, zamanınız ve dinlediğiniz için teşekkür ederim. | TED | فمن هذا المنطلق، آملُ أنني أخبرتكم اليوم أشياءً في معظهما جيدة ومفيدة، وشكرًا لكم على وقتكم للإصغاء إلي. |
| Yeterince beklediniz! zamanınız geldi! | Open Subtitles | لقد انتظرتم طويلا بما فيه الكفاية لقد حان وقتكم |
| Lakin kurban veya mücrim, eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | "ولكن سواء كنتَ ضحية أو مرتكب جريمة، إذا ظهر رقمك عندنا" "فسنجدُكَ نحن" |
| - zamanınız için teşekkürler. - Bir şey değil. | Open Subtitles | ـ شكراً على وقتكِ ـ على الرحب والسعة |
| Ama kurban ya da mücrim olun eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم، لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك. |
| Ama kurban ya da mücrim olun eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم، لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك. |
| Ama kurban ya da mücrim olun eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم، لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك. |
| Lakin kurban veya mücrim olun eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم، لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك. |
| Oh, sevgili Matmazel Ellis. Geldiğinize memnun oldum. Ne kadar az zamanınız olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | عزيزتى السيدة أليس, سعيد بحضورك, كم اعلم وقتك الضيق |
| Kızınız hakkında konuşacak zamanınız var mı? | Open Subtitles | هل لى فى دقيقه من وقتك نتحدث فيها عن ابنتك؟ |
| zamanınız için teşekkürler. Teşekkürler efendim zamanınız için. | Open Subtitles | شكراً على وقتك , أقدر هذا شكراً لك , سيدي , على وقتك |
| zamanınız için teşekkürler. Önemli birisiniz benim için. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً , سيدي , على وقتك اليوم , أنت شخص مهم بالنسبة لي |
| Hepiniz sayı yapabilirsiniz eger zamanınız varsa, iyi nişanlarsanız. | Open Subtitles | كلكم يمكنكم التسجيل إذا أخذتم وقتكم فى الرمية إذا ركزتم وأخذتم نفس عميق هل فهمتم |
| Lütfen çıkmadan önce salon yardımcısı ile birlikte imza atmayı unutmayın ki buradaki zamanınız için ödeme yapılabilsin. | Open Subtitles | مع نائب قاعة المحكمة ليتم شكركم على وقتكم الذي قضيتموه هنا |
| zamanınız için teşekkürler dava pazartesiye ertelendi. | Open Subtitles | شكرا على وقتكم القضية تأجلت حتى الأثنين لحين استدعاء الولاية لشاهدها الأول |
| Lakin kurban veya mücrim, eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | "ولكن سواء كنتَ ضحية أو مرتكب جريمة، إذا ظهر رقمك عندنا" "فسنجدُكَ نحن" |
| Lakin kurban veya mücrim, eğer zamanınız geldiyse biz sizi buluruz. | Open Subtitles | "ولكن سواء كنتَ ضحية أو مرتكب جريمة، إذا ظهر رقمك عندنا" "فسنجدُكَ نحن" |
| zamanınız için teşekkürler, iyi geceler. | Open Subtitles | شكراً لكِ على وقتكِ ، ليلة سعيدة |
| Sizin zamanınız geçti. Bravo! Buradan bakınca, bütün yollar Amanda Tanner'a çıkıyor. | Open Subtitles | لقد ولّى زمنكم في تصوري أن كل الطرق تؤدي إلى أماندا تانر |
| zamanınız gelecek. | Open Subtitles | الوقت يداهمك. |