|     İşte bu! Tek yapmamız gereken zaman kapsülünü kazıp çıkarmak.     | Open Subtitles |      هذا هو، كلّ ما علينا فعله هو استخراج كبسولة الزمن     | 
|     zaman kapsülünü çıkarmak için izninizi istiyoruz.     | Open Subtitles |      . نحن نريد موافقتك للحفر واخراج كبسولة الزمن     | 
|     - zaman kapsülünü... şu beş yıl önce gömüleni.     | Open Subtitles |      ـ كبسولة الزمن التي دفنتها قبل خمسة سنوات     | 
|     zaman kapsülünü açıp da insanların sırlarını ortalığa serecek kadar korkunç biri kim olabilir.     | Open Subtitles |      أى نوع هذا من الأشخاص الحقيرين الذى ينبش فى أسرار الآخرين ؟ بفتحه ل"حاوية الزمن" ؟     | 
|     15 yaşındayken arka bahçeye gömdüğüm zaman kapsülünü çıkarmaya geliyorum ben.     | Open Subtitles |      أنا ذاهب فقط لأستخرج الكبسولة الزمنية التي دفنتها هناك عندما كان عمري 15     | 
|     10 Aralık 1998'de, zaman kapsülünü gömdükleri gün, kiralık bir araba sürüyordun, değil mi?     | Open Subtitles |      ـ اوه ؟ في 10 ديسمبر 1998 اليوم الذي دفنوا فيه كبسولة الوقت     | 
|     Birileri zaman kapsülünü görme fırsatı bulacak hiç olmazsa.     | Open Subtitles |      ما لا يقل عن شخص ما سيحصل لرؤية كبسولة الزمن.     | 
|     Şimdi, oraya inin ve zaman kapsülünü bulun.     | Open Subtitles |      والآن، انزلوا إلى الأسفل و أحضروا كبسولة الزمن     | 
|     Sanırım zaman kapsülünü aramaya başlasak iyi olur.     | Open Subtitles |      أعتقد بأنه من الأفضل أن نبدأ البحث عن كبسولة الزمن     | 
|     Ve biliyor musunuz, zaman kapsülünü bulmayı başarsak bile her şeyi üzerimize düşürebilir.     | Open Subtitles |      و أتعلمون أمراً؟ حتى إن قررنا العثور على كبسولة الزمن فهو مازال يستطيع إلصاق التهمة بنا     | 
|     Bir tane zaman kapsülünü gömmüştü ben de her zaman öyle yapmalıyım demiştim ama asla yapmamıştım.     | Open Subtitles |      هي من دفنت كبسولة الزمن وأنا لطالما ظننت انه يجب علي فعل ذلك ولم أقم بذلك أبداً     | 
|     Ve söz veriyorum Cuma'ya kadar o zaman kapsülünü buradan çıkartacağım.     | Open Subtitles |      أوه، وأنا أعد بالحصول على كبسولة الزمن من هنا بحلول يوم الجمعة     | 
|     Ba Woo Hye Jin'in eşyaları arasında zaman kapsülünü buldu.     | Open Subtitles |      با وو يجد كبسولة الزمن بين متعلقات هي جين     | 
|     Ve şimdi, bu özel gün için Coolsville Akademisi zaman kapsülünü resmi olarak gömeceğiz.     | Open Subtitles |      والآن لإحياء المناسبة... فسنقوم رسمياً بدفن كبسولة الزمن لأكاديمية "كولزفيل"     | 
|     Bu yine de benim zaman kapsülünü açışımı mazur göstermiyor.     | Open Subtitles |      "هذا لايبرر ما فعلته بفتحى ل"حاوية الزمن     | 
|     Ben zaman kapsülünü niçin açtığı bir anlam verebilmek isterdim.     | Open Subtitles |      "فقط أريد أن أفهم لم فتحت "حاوية الزمن     | 
|     zaman kapsülünü açan bendim.     | Open Subtitles |      ...و لكن "أنا من فتح "حاوية الزمن     | 
|     Bazen keşke o zaman kapsülünü kapattığımız güne dönsem ve zamanı geri alabilsem diyorum.     | Open Subtitles |      أحيانا أتمنى لو أنه بوسعي أن أعود إلى الكبسولة الزمنية و أعود بالزمن بها     | 
|     Teknoloji öğretmenleriyle yaptıkları zaman kapsülünü gömmek için Heykel Bahçesi'ne gittiler.     | Open Subtitles |      إنهم الأطفال إنهم في حديقة النحت ليدفنوا الكبسولة الزمنية هذه التي صنعوها مع معلمهم التقني     | 
|     On sene önce gömdüğümüz zaman kapsülünü açıyoruz.     | Open Subtitles |      نحن على وشك أن نفتح كبسولة الوقت التي دفنّاها منذ 10 سنوات     | 
|     # Kıç, kıç, kıç zaman kapsülünü aç #     | Open Subtitles |      # مؤخرة، مؤخرة ، مؤخرة# # افتح كبسولة الوقت#     |