zor şartlar altında tanıştık biliyorum ama bu görüşme için size müteşekkirim. | Open Subtitles | أعلم أننا تقابلنا تحت ظروف صعبة ، ولكن انا أقدّر لقائاتنا بعد الظهر |
Bugünkü duruşmanın sonucu, gece gündüz demeden zor şartlar altında çalışan ve kendilerini bu işe adamış bir takımın soruşturmasının sonucudur. | Open Subtitles | جلسة الإستماع اليوم هي نتيجة التحقيق الشامل الذي قاموا به الضبّاط الذين عملوا ليلاً ونهاراً تحت ظروف صعبة |
Bugün mutfak zor şartlar altında iyi işledi. | Open Subtitles | المطبخ أُدير بشكلٍ جيد الليلة في ظروفٍ صعبة |
...o sadece ve sadece görevini zor şartlar altında yapmaya gayret etmiştir. | Open Subtitles | "في لاشيء" سوى محاولته القيام بواجباته..."! تحت ظروفٍ صعبة." |
Yolcularımızın bu zor şartlar altında sükunetlerini korumalarını rica ediyoruz. | Open Subtitles | نطلب من مسافرينا الحفاظ على الهدوء و النظام أثناء تلك الظروف الصعبة |
Yolcularımızın bu zor şartlar altında sükunetlerini korumalarını rica ediyoruz. | Open Subtitles | نطلب من مسافرينا الحفاظ على الهدوء و النظام أثناء تلك الظروف الصعبة |
Çok zor şartlar altında çalıştığı emlak işindeydi ve sık sık iki yakamızı bir araya getirmekte zorluk çekiyorduk. | TED | وكانت تعمل في مجال العقار، حيث عملت بجد للغاية في كثير من الأحيان تجد صعوبة في تلبية الأحتياجات. |
Michael, bunu yeteneklerinin zor şartlar altığında denendiği bir test olarak düşün. | Open Subtitles | (مايكل)،إعتبر هذا الإختبار كقدرتك للتعامل في ظل ظروف صعبة |
Müvekkilim zor şartlar altında ülkeye giriş yaptı. | Open Subtitles | موكلي دخل البلاد في ظروف صعبة |
Aslında, bunların hepsi donmalar ve zorlu yürüyüşler hakkındadır ve nefes zorluğu -- soğuk, zor şartlar. | TED | في الحقيقة ، هي كلّها آثار صقيع و صعوبة في المشي و صعوبة في التنفس .. برد ، و تحدّي للظروف . |