| Tek eşlilik doğal değildir. Vücudu yaradılış sebebine aykırı davranmaya zorlar. | Open Subtitles | الزواج الاحادى غير طبيعى انه يجبر الجسد ليفعل |
| Nasıl bir baba kızlarını güreşçi olmaya zorlar ki? | Open Subtitles | أي نوع من الآباء يجبر فتاتاه على الغدو مصارعتين؟ |
| Ölüm insanların yaşadığı zorlar budur. | Open Subtitles | الموت هو ما يجبر الناس على العيش |
| Evet. Ama baskı sizi risk almaya zorlar. | Open Subtitles | صحيح لكن الضغوط ستجبرك على المخاطرة |
| "Aileyi yitirmek bizi ailemizi bulmaya zorlar. | Open Subtitles | فقدان العائلة يجبرنا أن نجد عائلتنا الخاصة |
| Bu da havayı, ciğerler yerine mideye gitmeye zorlar. | Open Subtitles | مما يجبر الهواء على معدته بدل رئتيه |
| Bir açık yazılımı adapte olmaya zorlar. | Open Subtitles | الخطأ البرمجي يجبر البرنامج على التكيف |
| Bir açık yazılımı adapte olmaya zorlar. | Open Subtitles | الخطأ البرمجي يجبر البرنامج على التكيف |
| Tutan kişiyi gerçekleri söylemeye zorlar. | Open Subtitles | يجبر حامله على قول الحقيقة |
| Âşk, insanı seçim yapmaya zorlar. | Open Subtitles | الحب يجبر المرء على الاختيار |
| Seni bir cevap bulman için zorlar. | Open Subtitles | (برينان)، ستجبرك على إيجاد إجابة. |
| Toplum niçin bizi pisuvar kullanmaya zorlar? | Open Subtitles | لماذا يجبرنا المجتمع على استخدام المبولات |
| Ama acı bize bir ders vererek büyümeye zorlar. | Open Subtitles | لكن الألم يلقننا درسً مما يجبرنا على النضوج |
| Ama eğer kalırsak, babam bizi gitmeye zorlar. | Open Subtitles | لكن إن فعلنا يجبرنا أبونا على الرحيل |