"zorunda kalmadı" - Translation from Turkish to Arabic

    • كَانَ لِزاماً عليهِ أَنْ
        
    • لا يضطر
        
    • يضطر إلى
        
    • لم يضطر
        
    En azından babam onu satın almak için borca girmek zorunda kalmadı. Open Subtitles نعم، جيّد، على الأقل أَبّ ما كَانَ لِزاماً عليهِ أَنْ إدخلْ ديناً لشرائِه.
    -Evet demek zorunda kalmadı. Tanrım! Open Subtitles - هو ما كَانَ لِزاماً عليهِ أَنْ يَقُولَ نعم.
    Bu durum bizi birbirimize ve evimize bağladı böylece kendi duygusal güvensizliği ile hiç hesaplaşmak zorunda kalmadı. Open Subtitles حول معنى وجود منزل هذا ما جلعله يرتبط بنا و ببيتنا بحيث لا يضطر إلى التعامل
    Böylece hem kaçırma işi kolaylaştı hem de arkadaşını vurmak zorunda kalmadı. Open Subtitles وحتى لا يضطر لإطلاق النار على صديقه
    Tüm hayatı boyunca hiç çalışmak zorunda kalmadı. Open Subtitles لم يضطر إلى العمل في سبيل أي شيء طيلة حياته
    Şu halini görmek zorunda kalmadı çok şükür. Open Subtitles حتى لا يضطر لرؤية هذا
    O da farklı ama bunu hiç saklamak zorunda kalmadı. Open Subtitles إنه طافر ولكنه لم يضطر للإختباء أبداً
    Bir şey yapmak zorunda kalmadı çünkü onun yerine sen yaptın. Open Subtitles لم يضطر لهذا لأنكِ فعلتِ هذا من أجله
    Öyle mi, Buda Chloe'ni oyunlarını oturup seyretmek zorunda kalmadı ama. Open Subtitles نعم، حسنا، البوذا لم يضطر للجلوس في واحدة من مسرحيات (كلوي).

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more